Examples of using "Hable" in a sentence and their turkish translations:
Yavaş konuş!
Lütfen yavaş konuşun.
- Onunla konuş.
- Konuş onunla.
Konuşun, lütfen.
Benim için konuşma.
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Yavaş yavaş ve net bir şekilde konuşun.
- Yavaş ve tane tane konuş.
Çok hızlı konuşmayın.
- Lütfen Fransızca konuş.
- Lütfen Fransızca konuşunuz.
- Lütfen Fransızca konuşun.
Lütfen konuşmayın.
Fransızca konuş.
Lütfen yavaş konuşun.
İngilizce konuşan biri var mı?
Lütfen daha yavaş konuşun.
Ben konuşurken lütfen sessiz ol ve beni dinle.
Kral hakkında böyle konuşma.
Lütfen daha yavaş konuş.
Lütfen daha yüksek bir sesle konuşun.
- Lütfen daha yavaş konuşun.
- Lütfen daha yavaş konuşun!
Lütfen daha çabuk konuş.
Fransızca konuşabilen birine ihtiyacım var.
Yüksek sesle konuş, lütfen.
Tom'la konuşmama izin ver.
- Yöneticiyle konuşun.
- Müdürle konuş.
Tom'la konuşmamı ister misin?
Japonca konuşan biri var mı?
Lütfen daha yavaş konuşun.
Japonca konuşan herhangi bir doktor tanıyor musun?
Tom'un kimle konuştuğu umurumda değil.
Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırır mısın?
Daha yavaş konuşun.
- Ya şimdi konuş, ya da ebediyen sus.
- Ya şimdi konuş, ya da sonsuza kadar sessizliğini koru.
Açıkça söyleyin.
Lütfen alçak sesle konuşun.
Portekizce konuşan birini arıyorum.
Hiç Fransızca konuşan personeliniz var mı?
Fransızca konuşabilen bir avukata ihtiyacım var.
Fransızca konuşan birini tanıyor musun?
Lütfen konuş.
Tom'la konuşsam iyi olur.
Burada İngilizce konuşan biri var mıdır?
Burada birisi Japonca konuşuyor mu?
- Ben onun İbranice bildiğini sanmıyorum.
- Ben onun İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
- İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
- Onun İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
Kimsenin benim hakkımda konuşmasını istemiyorum.
Tom, Fransızca konuşan birisini arıyor.
Burada İngilizce konuşan herhangi birini bulabilir miyim?
İngilizce konuşan, ruhsatlı bir kılavuz istiyorum.
Tom'un Mary ile konuşmasını istemiyorum.
- Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırır mısın?
- Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırabilir misiniz?
Japonca konuşan herhangi bir doktor tanıyor musun?
O İngilizce konuşan birini işe alacak.
Beş dil konuşabilen birini tanıyor musun?
Tom'la konuşmam çok önemli.
Keşke o konuştuğunda daha dikkatli olsaydım.
Tom Mary'nin John'la konuşmasını istemedi.
- Açıkça konuşun.
- Açık konuş.
Fince mi yoksa İngilizce mi konuşmamı istersiniz?
Fince mi yoksa İngilizce mi konuşmamı istersiniz?
- Lütfen daha yavaş konuşun.
- Daha yavaş konuşun lütfen.
- Lütfen daha yavaş konuş.
Yüksek sesle konuş!
Tom'la konuşmamı istemediğinden emin misin?
Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.
Portekizce konuşan birine ihtiyacım var. Konuşuyor musun?
Daha yüksek, lütfen.
Konuşma işini tamamen bana bıraksan iyi olur.
Daha yüksek sesle konuşun lütfen.
İngilizce konuşan biri var mı burada?
Japonca konuşan bir doktor tanıyor musun?
bu dilin kullanıldığı ülkede yaşamamanızdır
Lütfen çok hızlı konuşma.
Japonca konuşan bir doktorla nasıl irtibata geçebilirim?
Bu konuda Tom'la konuşmamı istemediğinden emin misin?
Ne olacağı hakkında Tom'la konuşmamı ister misin?
Portekizce konuşabilen birini arıyorum.
Ben bir yabancıyım ve Çek dilini çok iyi bilmiyorum. Lütfen yavaş konuşun.
Sanırım bu sorun hakkında patronla konuşmamın zamanıdır.
Lütfen biraz daha yavaş konuşun.
Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
Yavaş konuşun, lütfen.
Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
Bir yerli gibi konuşabilmemin gerekli olduğunu düşünmüyorum, sadece akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.
Herkes seni duyabilsin diye lütfen daha yüksek sesle konuş.
Biraz daha yüksek sesle konuşun.
Burada değilmişim gibi benim hakkımda konuşma.
Neden Tom'la konuşmak zorundayım?