Translation of "Fantasma" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Fantasma" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Sos un fantasma?
- ¿Eres un fantasma?

Sen bir hayalet misin?

- Creí haber visto un fantasma.
- Creí ver un fantasma.

Bir hayalet gördüğümü düşündüm.

Realmente vi un fantasma.

Gerçekten bir hortlak gördüm.

Tom vio a un fantasma.

Tom bir hayalet gördü.

Un fantasma me está mirando.

Bir hayalet bana bakıyor.

Estás pálido como un fantasma.

Bir hayalet kadar solgunsun.

También este castillo tiene un fantasma.

Ayrıca bu kalenin bir hayaleti var.

Hay un fantasma en el espejo.

Aynada bir hayalet var.

¿Qué harías si vieras a un fantasma?

Bir hayalet görsen ne yaparsın?

Te ves tan pálido como un fantasma.

Bir hayalet gibi solgun görünüyorsun.

La tenebrosa casa era como un fantasma.

Karanlık ev bir hayalet gibiydi.

El fantasma la visita en sus sueños.

Hayalet onu rüyalarında ziyaret eder.

Parecía como si hubiese visto un fantasma.

Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.

Parece que acabas de ver un fantasma.

- Az önce bir hayalet görmüş gibi gibisin.
- Az önce bir hayalet görmüş gibisiniz.

Ella estaba sorprendida cuando vio al fantasma.

O, hayalet görünce şaşırdı.

Estás más pálido que un fantasma. ¿Estás enfermo?

Hayalet kadar beyazsın. Hasta mısın?

Ella parecía como si hubiera visto un fantasma.

O bir hayalet görmüş gibi görünüyor.

Tom lucía como si hubiera visto un fantasma.

Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.

Se quedó paralizada, como si hubiera visto un fantasma.

O, sanki bir hayalet görmüş gibi donakaldı.

Ella lucía como si hubiera visto a un fantasma.

Bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.

Tom dice que él incluso ha visto un fantasma.

Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.

El Fantasma lentamente, con gravedad, en silencio, se acercó.

Hayalet yavaş yavaş, ciddi, sessizce yaklaştı.

Te ves como si hubieras visto a un fantasma.

Hayalet görmüş gibi gözüküyorsun.

Ella se sintió como si hubiera visto a un fantasma.

O bir hayalet görmüş gibi hissetti.

El niño se cayó de miedo cuando vio un fantasma.

Çocuk bir hayalet gördüğünde korktuğunu hissetti.

Un fantasma es un signo visible externo de un miedo interno.

Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

John sintió la presencia de un fantasma en el cuarto oscuro.

John, karanlık bir odada bir hayaletin varlığını hissetti.

Tom dice que vio a un fantasma pasearse por la casa abandonada.

Tom, terk edilmiş evin etrafında dolaşan bir hayalet gördüğünü söylüyor.

Su hija ya no es la misma desde que vio a un fantasma.

Onun kızı bir hayalet gördüğünden beri aynı değil.

El Fantasma de Cock Lane es un cuento de fantasmas inglés del siglo 18.

Cock Lane'in Hayaleti, 18.yy'dan bir İngiliz hayalet hikayesidir.