Translation of "Vio" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Vio" in a sentence and their turkish translations:

- Nadie vio eso.
- Nadie vio aquello.

Hiç kimse onu görmedi.

- Él lo vio también.
- Ella también lo vio.
- También lo vio.

O da onu gördü.

- Él lo vio también.
- También lo vio.

O da onu gördü.

- Tom no lo vio.
- Tom no la vio.

Tom onu görmedi.

- Ella lo vio sonreír.
- Ella le vio sonreír.

Onun gülümsemesini gördü.

No vio nada.

O bir şey görmedi.

¿Qué vio Galileo?

Galileo ne gördü?

Nadie me vio.

Kimse beni görmedi.

Alguien te vio.

Biri seni gördü.

¿Alguien vio algo?

Birisi bir şey gördü mü?

Tom lo vio.

Tom onu gördü.

Nadie nos vio.

Hiç kimse bizi görmedi.

¿Qué vio Tom?

Tom ne gördü?

Tom la vio.

Tom onu gördü.

Tom me vio.

Tom beni gördü.

Tom los vio.

Tom onları gördü.

Tom nos vio.

Tom bizi gördü.

Tom te vio.

Tom seni gördü.

Nadie vio nada.

Kimse bir şey görmedi.

¿Quién te vio?

Seni kim gördü?

- Él vio a la muchacha.
- Vio a la niña.

O, kızı gördü.

- Tom vio la televisión ayer.
- Ayer Tom vio la televisión.

- Tom dün televizyon izledi.
- Tom, dün TV izledi.

- Ella le vio en la estación.
- Ella lo vio en la estación.
- Ella la vio en la estación.
- Él la vio en la estación.
- Él le vio en la estación.

O, istasyonda onu gördü.

- Él vio a una hermosa joven.
- Él vio a una chica guapa.
- Él vio a una bonita muchacha.
- Él vio a una linda mina.

O güzel bir kız gördü.

Ivo vio la uva.

Ivo üzüm gördü.

Él también lo vio.

Onu o da gördü.

Vio que estaba equivocado.

O, onun hatalı olduğunu anladı.

Tom vio las exposiciones.

Tom sergileri gördü.

Nadie lo vio venir.

Kimse onun geldiğini görmedi.

Tom vio el video.

Tom videoyu gördü.

Tom no lo vio.

Tom onu görmedi.

Quizás Tom vio algo.

Belki Tom bir şey gördü.

Tom vio a alguien.

Tom birini gördü.

Vino, vio y perdió.

Geldi, gördü ve kaybetti.

Ella también lo vio.

O da onu gördü.

Tom vio a Mary.

Tom, Mary'yi gördü.

Tom no te vio.

Tom seni görmedi.

Ella lo vio bailar.

Onun dansını izledi.

Tom vio una jirafa.

Tom bir zürafa gördü.

Tom vio un lobo.

Tom bir kurt gördü.

- Ayer vio a un hombre alto.
- Ayer vio a un hombre grande.

Dün o, büyük bir adam gördü.

- ¿Le visteis ahí?
- ¿La visteis ahí?
- ¿La vio ahí?
- ¿Le vio ahí?

Orada onu gördünüz mü?

- No lo ha visto nunca.
- No le vio nunca.
- Nunca la vio.

Onu asla görmedi.

- Nadie los vio salir del cuarto.
- Nadie las vio salir del cuarto.

Hiç kimse onların odayı terk ettiğini görmedi.

- Tom vio sangre en el piso.
- Tom vio sangre en el suelo.

Tom yerde kan gördü.

- Ella le vio en la estación.
- Ella lo vio en la estación.

O, istasyonda onu gördü.

- Él vio que venía.
- Él veía que venía.
- Él vio que vino.

Onun geldiğini gördüm.

vio una niña neurológicamente apagada.

onu, nörolojik olarak donuk bir çocuk olarak görüyordu.

Tom vio algo rojo ahí.

Tom orada kırmızı bir şey gördü.

Él vio que estaba equivocado.

O, hatalı olduğunu gördü.

Tom vio a un doctor.

Tom bir doktora gitti.

Palideció en cuanto la vio.

O, onu görür görmez rengi soldu.

Tom vio a un fantasma.

Tom bir hayalet gördü.

Tom vio a María irse.

Tom, Mary'nin gidişini izledi.

Tom dice que vio todo.

Tom her şeyi gördüğünü söylüyor.

Tom vio dónde vivía Mary.

Tom, Mary'nin nerede yaşadığını gördü.

¿Realmente vio usted el accidente?

Gerçekten kazayı gördün mü?

Tom vio a Mary llorando.

Tom Mary'nin ağladığını gördü.

Tom nunca vio a Mary.

Tom Mary'yi hiç görmedi.

La pequeña isla se vio.

Küçük ada göründü.

¿Tom vio lo que pasó?

Tom ne olduğunu gördü mü?

Tom vio donde vive Mary.

Tom, Mary'nin nerede yaşadığını gördü.

Vio un OVNI volando anoche.

Dün gece uçan bir UFO gördü.

El vecino no vio nada.

- Komşu hiçbir şey görmemiş.
- Komşu hiçbir şey görmedi.

Todo el mundo lo vio.

Bunu herkes gördü.

Tom vio a María ayer.

Tom dün Mary'yi gördü.

Tom vio venir a Mary.

Tom Mary'nin geldiğini gördü.

Tom vio a Mary irse.

Tom Mary'nin gittiğini gördü.

Alice no vio al perro.

Alice, köpeği görmedi.

Él vio claramente la fotografía.

O, resmi açıkça gördü.

Afortunadamente, él no me vio.

Şans eseri o beni görmedi.

Nadie vio a Tom haciéndolo.

Onu Tom'un yaptığını kimse görmedi.

Tom no vio a Mary.

Tom, Mary'yi görmedi.

Tom vio a Mary sonreir.

Tom Mary'nin gülümsediğini gördü.

Tom vio a Mary soriendo.

Tom Mary'nin gülümsediğini gördü.

Tom vio la televisión ayer.

- Tom dün televizyon izledi.
- Tom dün televizyon seyretti.

- Se fue corriendo apenas me vio.
- Él se fue corriendo apenas me vio.

Beni görür görmez, kaçtı.

- ¿Pensas que Tomás vio a María?
- ¿Pensas que Tomás la vio a María?

- Tom'un Mary'yi gördüğünü düşünüyor musun?
- Sence Tom Mary'yi gördü mü?

- Mostró gran alegría cuando le vio.
- Se mostró muy satisfecho cuando lo vio.

Onu görünce çok memnun oldu.

- El chico se fue corriendo cuando me vio.
- El chico huyó cuando me vio.

- Çocuk beni gördüğünde kaçtı.
- Oğlan beni görünce kaçtı.

Pero fue como Hollywood me vio,

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

Se escapó cuando vio al policía.

Polisi görünce kaçtı.

Ayer vio a un hombre alto.

Dün o, uzun bir adam gördü.

Él afirmó que vio el choque.

Kazayı gördüğünü doğruladı.

Tom vio a través de Mary.

Tom sıkıntısını atlatana kadar Mary'ye yardım etti.

Tom lo vio en las noticias.

Tom onu haberde gördü.

En realidad no vio el accidente.

O, gerçekten kazayı görmedi.

Tom vio la carrera con binoculares.

Tom dürbünle yarışı izledi.

Tom vio lo que hizo Mary.

Tom Mary'nin ne yaptığını gördü.

Tom vio algo en el piso.

Tom yerde bir şey gördü.

Ella le vio comerse un sándwich.

Onun bir sandviç yediğini gördü.