Translation of "Espejo" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Espejo" in a sentence and their turkish translations:

Limpia el espejo.

Aynayı temizleyin.

Mira al espejo.

Aynaya bak.

Se miró al espejo.

Aynadaki yansımasına tekrar baktı.

No rompas un espejo.

Ayna kırma.

Mirate en el espejo.

Aynada kendine bak.

Me gusta tu espejo.

Aynanı seviyorum.

¿Dónde hay un espejo?

Nerede bir ayna var?

¿Dónde está el espejo?

Ayna nerede?

El espejo se rompió.

Ayna kırıldı.

- Se miró en el espejo.
- Ella se miró en el espejo.

Aynada kendine baktı.

El espejo retrovisor se cayó.

Dikiz aynası düştü.

Un espejo refleja la luz.

Bir ayna ışığı yansıtır.

Necesito un espejo para peinarme.

Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.

¡Niño, no toques el espejo!

Çocuk, aynaya dokunma!

El espejo estaba hecho pedazos.

Ayna paramparça oldu.

¿Te gusta mirarte al espejo?

Aynada kendine bakmaktan hoşlanır mısın?

Mary se miró en el espejo.

Mary aynada kendine baktı.

Bajo el espejo había dos vasos.

Aynanın altında iki gözlük vardı.

Mary se revisó en el espejo.

Mary aynada kendini kontrol etti.

Ella se paró enfrente del espejo.

Aynanın önünde durdu.

Se están mirando en el espejo.

Aynada kendilerine bakıyorlar.

Un espejo roto trae mala suerte.

Kırık bir ayna kötü şans getirir.

Tom se miró en el espejo.

Tom aynada kendine baktı.

Hay un fantasma en el espejo.

Aynada bir hayalet var.

Intentamos poner un espejo frente a ellos.

çabalar ve onların önüne berrak bir ayna koyuyor olmak.

Su superficie era lisa como un espejo.

Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.

Tom recogió un trozo del espejo roto.

Tom kırık bir ayna parçası aldı.

Tom vio su reflejo en el espejo.

Tom aynada kendi yansımasını gördü.

El rostro es el espejo del alma.

Yüz, kalbin aynasıdır.

Ella se estaba peinando frente al espejo.

Bir aynanın önünde saçını fırçalıyordu.

Se vio a sí misma al espejo.

O, aynada kendini gördü.

Ella me perdonó por haber roto el espejo.

Aynasını kırdığım için beni bağışladı.

Se sonrió a sí misma en el espejo.

Aynada kendine gülümsedi.

Judy pasa mucho tiempo mirándose en el espejo.

Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.

¿Cuántas veces al día te miras al espejo?

Günde kaç kaç kez aynada kendinize bakarsınız?

Tom se vio a sí mismo en el espejo.

Tom kendisini aynada gördü.

Él tomó un espejo y examinó atentamente su lengua.

O bir ayna aldı ve dikkatle dilini inceledi.

Él cogió un espejo y se miró la lengua.

Bir ayna aldı ve diline baktı.

Tom se sonrió a sí mismo en el espejo.

Tom aynada kendine gülümsedi.

Me la pasaba frente al espejo observando cada nueva mancha

yeni nokta oluşunca aynaya bakıyordum

Espero que todavía puedas seguir viéndote al espejo, mi amigo.

Arkadaşım, umarım aynada hâlâ kendine bakabiliyorsundur.

El círculo en el fondo es un tipo de espejo,

Arka plandaki daire, hava akışını görmenize olanak tanıyan,

Le pregunté al hombre del espejo "¿cómo has entrado ahí?".

Aynadaki adama sordum: "Oraya nasıl girdin?"

Practiquen ante una cámara de vídeo o incluso en un espejo.

ayna ya da video kamerayı deneyin.

Me miré al espejo y no me gustó lo que vi.

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

Te miras al espejo y te sientes un asco de persona.

Aynaya bak ve kendini boktan hisset.

Vi a Tom reflejado en el espejo, así que le dije hola.

Tom'u aynada gördüm bu yüzden döndüm ve merhaba dedim.

Tom y María se vieron al espejo que colgaba en la pared.

Tom ve Mary duvarda asılı aynada kendilerini gördüler.

Las células de espejo en sus ojos amplifican la poca luz que hay.

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

Tom sencillamente se paró ahí y veía como María se miraba fijamente al espejo.

Tom orada öylece durup Mary'nin aynada kendisine bakmasını izliyordu.

- Los ojos son el espejo del alma.
- Los ojos son una ventana para ver nuestro corazón.

Gözler kalbin aynasıdır.

Si quieres cambiar el mundo, empieza con la persona que ves cada mañana en el espejo.

Dünyayı değiştirmek isterseniz, her sabah aynada gördüğünüz kişiyle başlayın.

El optimista se mira en el espejo y se vuelve más optimista, y el pesimista más pesimista.

Aynaya bakan iyimser kişi daha da iyimser olur ve kötümser kişi daha da kötümser.