Translation of "Extra" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Extra" in a sentence and their turkish translations:

Pagaré la extra.

Fazladan ödeyeceğim.

- Necesitaremos diez dólares extra.
- Vamos a necesitar diez dólares extra.

Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak.

No tenemos dinero extra.

Hiç ekstra paramız yok.

Ellos necesitan ayuda extra.

Onların ekstra yardıma ihtiyacı var.

Tomás trabajó horas extra.

Tom fazla mesai yaptı.

¿Tienes una llave extra?

- Bir tane daha boş anahtarın var mı?
- Yedek anahtarın var mı?

Para nadar la distancia extra

harcanan kaloriler

Ellos tienen una cama extra.

Onların fazladan bir yatağı var.

El desayuno se paga extra.

Kahvaltı için ekstra bir ücret var.

Debes pagar extra por las baterías.

Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.

¿Te gustaría ganar un dinero extra?

Biraz ekstra para kazanmak ister misin?

No miembros pagan 50 dólares extra.

Üye olmayanlar fazladan 50 dolar öder.

¿Quieres ganar algo de dinero extra?

Biraz ekstra para kazanmak ister misin?

Tom me causa mucho trabajo extra.

Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.

Ahora cualquier calor corporal extra es bienvenido.

Artık ekstra her vücudun sıcaklığı hoş karşılanıyor.

- Necesito otra almohada.
- Necesito una almohada extra.

Ekstra bir yastığa ihtiyacım var.

No sabía qué hacer con la comida extra.

Fazla yiyeceği ne yapacağını bilmiyordu.

Respecto a la naturaleza aislante del término talla extra.

ortadan kaldırma konusunda daha ön plana çıkıyordu.

Si de verdad necesita ese vaso extra de vino.

biri hakkında olabiliyor.

Eso aumenta nuestras posibilidades de obtener un pago extra.

ikramiye alma şansınız artar.

Existen grandes posibilidades de no obtener el pago extra,

o zaman ikramiye alma ihtimali düşer,

Me temo que tú tendrás que trabajar horas extra.

Korkarım ki fazla çalışmak zorundasın.

¿De casualidad no tienes un diccionario de inglés extra?

Bir ihtimal fazladan bir sözlüğün var mı?

Tenemos tamaño extra grande, pero no en ese color.

Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

Tom no quería trabajar horas extra en Noche Buena.

Tom Noel Arefesinde fazla mesai yapmak istemedi.

Ya no hay un concepto de tiempo extra para ellos

Artık mesai kavramı da yok onlar için

Nuestras vacaciones fueron tan divertidas que decidimos quedarnos una semana extra.

Tatilimiz o kadar eğlenceliydi ki ekstra bir hafta kalmaya karar verdik.

Tom conserva un par de zapatos extra en el maletero de su auto.

Tom, arabasının bagajında fazladan bir çift ayakkabı bulunduruyor.

Probablemente esta noche haga frío, así que puede que necesites una manta extra.

- Bu gece soğuk olması muhtemel, bu yüzden ekstra bir battaniyeye ihtiyacın var.
- Muhtemelen bu gece soğuk olacak, bu yüzden fazladan bir battaniyeye ihtiyacın olabilir.

También puede seguirnos en Facebook, Instagram o Twitter para obtener contenido histórico extra épico

ve düzenli güncellemeler için bizi Facebook, Instagram veya Twitter'da da takip edebilirsiniz

Tom guarda una corbata extra en un cajón de su escritorio en el trabajo.

Tom iş yerindeki masasının çekmecesinde fazladan bir kravat tutuyor.

- Tuve que pagar un suplemento de 5 dólares.
- Tuve que pagar cinco dólares extra.

İlaveten 5 dolar ödemek zorunda kaldım.

El tamaño extra del macho viejo significa que es mucho menos ágil que el resto.

Yaşlı erkek fazla iri olduğu için geri kalan herkesten daha yavaş.

Tom compró una cubeta de pollo frito extra-picante y un envase de ensalada de repollo.

Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

En tiempos difíciles, las personas pueden no hacer un viaje, pero pueden estar dispuestas a pagar extra por un buen café.

Zor zamanlarda, insanlar geziye gitmek istemeyebilir fakat iyi kahve için fazla ödemeye istekli olabilirler.