Translation of "Disparar" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Disparar" in a sentence and their turkish translations:

disparar

ateş etmesi

Deja de disparar.

Ateş etmeyin.

No quiero disparar.

Vurmak istemiyorum.

Te acaban de disparar.

Sen sadece vuruldun.

Le voy a disparar.

Onu vuracağım.

Tom rehusó disparar al perro.

Tom köpeği vurmayı reddetti.

- Tomás no pudo disparar al oso.
- Tomás no fue capaz de disparar al oso.

Tom ayıya ateş edemedi.

Quiero aprender a disparar como tú.

Senin gibi ateş etmeyi öğrenmek istiyorum.

Acabo de disparar a alguien, creo.

Az önce birini vurdum, sanırım.

Tuve que disparar a mi caballo.

Atımı vurmak zorunda kaldım.

Ellos podían montar y disparar bien.

Onlar iyi ata binebiliyor ve iyi ateş edebiliyorlardı.

Tom no pretendía disparar a nadie.

Tom kimseyi vurmaya niyet etmedi.

Podemos disparar eficientemente después de 1000 años

1000 yıl sonra verimli ateş yakabiliyoruz

Yo vi a Tom disparar a Mary.

Tom'un Mary'ye ateş ettiğini gördüm.

¡Ten cuidado, este tipo tiene licencia de disparar!

Dikkatli ol, bu adamın ateş etme ruhsatı var!

- Voy a pegarle un tiro.
- Le voy a disparar.

- Onu vuracağım.
- Ona ateş edeceğim.

Los otros policías empezaron a disparar contra la multitud.

Diğer polisler kalabalığa ateş etmeye başladı.

De repente el hombre comenzó a disparar con su arma.

Adam aniden silahını ateşlemeye başladı.

En mi opinión, no se le debería disparar a los tejones.

Bana göre porsuklar vurulmamalıdır.

Las tropas de Baibars habrían usado formas tempranas de armas de mano para disparar al enemigo.

Baybarsın birlikleri el silahlarının bir önceki formunu kullanıp düşmana ateş ediyorlardı

“Soldados, cuando yo dé la orden de disparar, disparen al corazón”, le dijo al pelotón de fusilamiento.

"Askerler, ateş emri verdiğimde yüreğime ateş" dedi.