Examples of using "Correos" in a sentence and their turkish translations:
ihtiyacımız var.
Her gün kaç tane e-posta yazıyorsun?
Bilim insanlarına eposta yazdım,
Bu civarda bir postane var mıdır?
Nefret epostalarını siliyoruz.
Postane kahverengi binadır.
Postanenin ne zaman açıldığını biliyor musun?
Binlerce mektup ve e-posta aldım.
Postane nerededir?
Ne sıklıkta e-postanı kontrol edersin?
İstemediğim e-postaları almaya devam ediyorum.
Postaneye kadar gittim.
Pazar günü posta hizmeti var mı?
Postane kapalı.
Postane ne zaman açılır?
Postanedeydim.
Postaneye gittim.
E-posta yazmak için çok zaman harcıyor musun?
Postaneye gidiyorum.
daha az mail gönder, sosyal medyayı kapat
Sadece e postamı kontrol etmek istedim.
Postanede çalışıyorum.
Postane bugün kapalı.
Köyün bir postanesi yok.
Sen postaneye mi gitmek zorundasın?
Lütfen bu paketi postaneye götürebilir misiniz?
ve mektuplarla, yorumlarla, maillerle cevap vermişlerdi.
Postaneye gitmeni istiyorum.
Az önce postanedeydim.
Postane yarım mil uzaklıkta.
Postaneden daha yeni döndüm.
Yakında bir postane var.
Yakınlarda bir posta kutusu var mı?
Buraya yakın bir postane var mı?
Herhangi bir postanede pul satın alabilirsiniz.
Sol tarafında postaneyi bulacaksın.
Tom doğruca postaneye gitti.
Mektupları alamıyorum. E-mail adresim yok.
İstasyonun önünde bir postane vardır.
Banka postanenin yanındadır.
Tom az önce postaneden döndü.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
- Az önce postanedeydim.
- Az önce postaneye gittim.
Evimin önünde bir postane var.
Postaneye gidip yeni posta kodumuzun ne olduğunu sorun.
- Köşe başında postane vardı.
- Bir zamanlar köşede bir postane vardı.
- Caddenin sonunda bir postane var.
- Sokağın sonunda bir postane var.
Lütfen bana postaneye giden yolu söyler misin?
Beni postaneye götürür müsün?
- Postane nerededir?
- Postane nerede?
Postane bankanın hemen yanındadır.
O ülkede posta hizmeti hızlı değil.
Bir mektup göndermek için postaneye gitti.
En yakın postaneye nasıl gidebilirim?
Lütfen bu koliyi postaneye götür.
En yakın postane, Cavendon Road'dadır.
Yakında döneceğim. Postaneye gitmem gerekiyor.
iş maillerini kontrol eden o kişiydim.
Sen on bir numarayı istiyorsun. O, postanenin önünde durur.
Yaz tatili sırasında bir postanede çalıştım.
Bu bir postane, şu da bir banka.
Eve giderken postaneye girip çıkacağım.
Bana en yakın postanenin yolunu söyleyebilir misiniz?
Biz her zaman işe giderken postaneye yakın yürürüz.
Tom'un postanenin nerede olduğunu bildiğini sanmıyorum.
Bu düz yol sizi postaneye götürecek.
Ben, gelen kutuma nefret mesajları almayı dört gözle bekliyor değilim;
ve tüm o nefret epostalarını sakladığım dosyayı açtım.
Geçmişi bilmem ama, şimdi faksımız ve elektronik postalarımız var.
Postane şehir merkezinde.
En son ne zaman postaneye gittin?
Postane buradan çok uzak değil.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
Beş yaşından büyük olması mümkün olmayan, genç bir çocuk Tom'a postaneye nasıl gideceğini sordu.