Translation of "Amistad" in Turkish

0.034 sec.

Examples of using "Amistad" in a sentence and their turkish translations:

- No merezco tu amistad.
- No merezco vuestra amistad.

- Senin arkadaşlığını hak etmiyorum.
- Arkadaşlığınızı hak etmiyorum.

Profundizamos nuestra amistad.

Biz dostluğumuzu derinleştirdik.

Pronto hicieron amistad.

Hemen arkadaş oldular.

¡Por nuestra amistad!

Dostluğumuza!

Nuestra amistad no duró.

Arkadaşlığımız devam etmedi.

La amistad es magia.

Arkadaşlık sihirdir.

Hicimos amistad con Jane.

Biz Jane ile arkadaş edindik.

Creo en la amistad.

Ben dostluğa inanıyorum.

Tu amistad es importante.

Senin arkadaşlığın önemli.

Mary terminó nuestra amistad.

Mary dostluğumuza son verdi.

Nunca olvidaremos vuestra amistad.

Arkadaşlığınızı asla unutmayacağız.

Hizo amistad con Tom.

Tom'la arkadaş oldu.

No merezco tu amistad.

Senin arkadaşlığını hak etmiyorum.

- Tu amistad significa mucho para mí.
- Tu amistad vale mucho para mí.

Senin dostluğunun benim için büyük değeri var.

Escribe un ensayo sobre "Amistad".

"Dostluk" üzerine bir deneme yaz.

La amistad exige confianza mutua.

Dostluk karşılıklı güven gerektirir.

Yo valoro mucho tu amistad.

Arkadaşlığına çok değer veriyorum.

La verdadera amistad es invaluable.

- Gerçek arkadaşlık bedelsizdir.
- Gerçek dostluk bedelsizdir.
- Gerçek dostluğun bedeli yoktur.
- Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.
- Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
- Gerçek arkadaşlık paha biçilmezdir.

La verdadera amistad no existe.

Gerçek arkadaşlık yoktur.

¿Qué es mejor que la amistad?

Dostluktan daha iyi olan nedir?

Ella rechazó mi solicitud de amistad.

O, arkadaşlık isteğimi reddetti.

¿Sabes lo que es la amistad?

Arkadaşlığın ne olduğunu biliyor musunuz?

La amistad verdadera dura por siempre.

Gerçek dostluklar sonsuza kadar sürerler.

Su amistad se volvió amor rápidamente.

Onların arkadaşlığı çabucak aşka dönüştü.

¿Cómo fue que comenzó su amistad?

Dostluğunuz nasıl başladı?

Ellos confundieron mi cortesía por amistad.

Kibarlığımı dostlukla karıştırdılar.

Estamos todos unidos en la amistad.

- Hepimiz arkadaşlıkta birlikteyiz.
- Hepimiz arkadaşlıkta birleşiyoruz.

- No hay nada más importante que la amistad.
- Nada es más importante que la amistad.

Hiçbir şey arkadaşlıktan daha önemli değil.

- Entre un hombre y una mujer no hay amistad posible. Hay pasión, enemistad, adoración, amor, pero no amistad.
- Entre hombres y mujeres no hay amistad posible. Hay pasión, enemistad, veneración, amor, pero no amistad.

Erkekler ve kadınlar arasında arkadaşlık olamaz. Tutku, düşmanlık, aşk, aşırı sevgi olabilir ama dostluk asla.

Si dijera amistad con gente muy grande

Arkadaşlık dediysem çok büyük insanlarla

Tu amistad es muy importante para mí.

Senin dostluğun benim için çok önemli.

Pequeños obsequios mantienen viva a una amistad.

Küçük hediyeler arkadaşlığı canlı tutar.

Él ha rechazado mi solicitud de amistad.

Arkadaşlık isteğimi reddetti.

Espero que esto no afecte nuestra amistad.

Bunun dostluğumuzu etkilemeyeceğini umuyorum.

Mientras hierva el puchero durará la amistad.

Et suyu kaynarken dostluk çiçek açar.

Nuestra amistad va a durar mucho tiempo.

Bizim dostluğumuz uzun bir süre devam edecek.

Una sonrisa envía una señal de amistad.

Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.

No dejes que esto arruine tu amistad.

Bunun arkadaşlığını bozmasına izin verme.

Ella me ha enviado una solicitud de amistad.

O bana bir arkadaşlık isteği gönderdi.

Valoro nuestra amistad por sobre todo lo demás.

Dostluğumuza herhangi bir şeyden daha fazla değer veriyorum.

Envidio la amistad que tienen Tom y Mary.

Tom ve Mary'nin sahip olduğu dostluğu kıskanıyorum.

No quiero que nada haga peligrar nuestra amistad.

Dostluğumuzu tehlikeye atacak bir şey istemiyorum.

Esta es una historia de amor y amistad.

Bu, aşk ve arkadaşlık hakkında bir hikâyedir.

No hay nada más importante que la amistad.

Hiçbir şey arkadaşlıktan daha değerli değildir.

¿Es el amor más importante que la amistad?

Aşk dostluktan daha önemli midir?

No hay nada tan importante como la amistad.

Dostluk kadar önemli bir şey yoktur.

Yo creo en la amistad a primera vista.

İlk görüşte dostluğa inanıyorum.

La amistad es la sal de la vida.

Dostluk yaşam tuzudur.

Nuestra amistad es más grande que nuestras peleas.

Dostluğumuz kavgalarımızdan büyük.

La verdadera amistad es más valiosa que el dinero.

Gerçek arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Nuestra amistad va más allá de esos pequeños malentendidos.

Bizim dostluğumuz o küçük yanlış anlamaların ötesindedir.

La peor soledad es estar desprovisto de sincera amistad.

En kötü yalnızlık, samimi bir dosttan mahrum olmaktır.

Él estableció una relación de amistad con los nativos.

O yerliler ile samimi bir ilişki kurdu.

- La amistad de un gran hombre es un regalo divino.
- La amistad de un gran hombre es un regalo de los dioses.

- Büyük bir insanın arkadaşlığı tanrılardan bir lütuftur.
- Büyük bir adamın dostluğu, tanrıların armağanıdır.

- Yo la amo, pero ella dice que es sólo amistad.
- La amo, pero ella dice que lo nuestro es solamente una amistad.

Onu seviyorum ama o bizimkinin yalnızca arkadaşlık olduğunu söylüyor.

Como el rango "Amistad" para personas amigables con los demás,

Örneğin herkese arkadaş canlısı olana "ahbap",

La amistad y la felicidad no pueden ir por separado.

Arkadaşlık ve mutluluk ayrılamazlar.

Espero que este sea el comienzo de una hermosa amistad.

Ben bunun güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olduğunu umuyorum.

Es muy difícil dibujar el límite entre amor y amistad.

Aşk ve arkadaşlık arasındaki sınırı çizmek çok zordur.

Los Estados Unidos tenían un tratado de amistad con Méjico.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Meksika ile bir dostluk antlaşması vardı.

Estamos unidos el uno al otro por una profunda amistad.

Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.

Creo que esto es el comienzo de una gran amistad.

Ben bunun güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olduğunu düşünüyorum.

Paulatinamente la amistad entre él y ella se transformó en amor.

Onun ve onun arasındaki dostluk gitgide aşka dönüştü.

El amor y la amistad se excluyen el uno al otro.

Aşk ve arkadaşlık birbirini dışlar.

Para que una amistad se mantenga, tiene que haber afecto mutuo.

- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olması gerekir.
- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olmalı.

Aun los buenos amigos deben hacer un esfuerzo para mantener su amistad.

Yakın arkadaşların bile arkaşlıklarını devam ettirebilmek için gayret göstermeleri gerekir.

Pero quién hace qué tipo de amistad con quién no concierne a nadie

ama kimin kimle nasıl bir dostluk yaptığı da kimseyi ilgilendirmez

La profundidad de la amistad no depende de cuan largo se hayan conocido.

Arkadaşlığın derinliği tanışıklığın uzunluğuna bağlı değildir.

Incluso si esos temas nos sacaban de nuestra zona de confort de la amistad.

tartışma için yasaklı bir konu olmamasına karar verdik.

Tom no estaba preparado para aceptar ni la amistad ni el amor de Mary.

Tom Mary'nin aşkını ya da dostluğunu kabul etmeye hazır değildi.

No me importa si es católica, budista o musulmana. Lo que me importa es su amistad.

Onun Katolik, Budist ya da Müslüman olması umurumda değil. Bütün umurumda olan onun arkadaşlığıdır.

Ni siquiera tus defectos disminuyen mi respeto por ti, y en la amistad eso es lo que cuenta.

Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.

- Una fiesta es un buen lugar para hacer amistad con otras personas.
- Una fiesta es un buen lugar para hacer amistades.

Parti başka insanlarla arkadaş olmak için elverişli bir yerdir.

La educación tendrá por objeto el pleno desarrollo de la personalidad humana y el fortalecimiento del respeto a los derechos humanos y a las libertades fundamentales; favorecerá la comprensión, la tolerancia y la amistad entre todas las naciones y todos los grupos étnicos o religiosos, y promoverá el desarrollo de las actividades de las Naciones Unidas para el mantenimiento de la paz.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.