Translation of "Alfombra" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Alfombra" in a sentence and their turkish translations:

Odio esta alfombra.

Bu halıdan nefret ediyorum.

Queremos una alfombra nueva.

Biz yeni bir halı istiyoruz.

Es una hermosa alfombra.

Güzel bir halı.

Esta alfombra es bonita.

Bu halı güzel.

¿Cuánto cuesta esta alfombra?

Bu halı ne kadardır?

Ella lavó una alfombra.

O bir halı yıkadı.

Esta alfombra es muy larga.

Bu halı çok uzun.

No quiero comprar esta alfombra.

Bu halıyı almak istemiyorum.

Su alfombra es completamente blanca.

Onun halısı tamamen beyaz.

Esta alfombra es hecha a mano.

Bu halı el yapımı.

¿Su alfombra combina con sus cortinas?

Halınız perdelerinizle uyuşuyor mu?

El gato empezó a arañar la alfombra.

Kedi halıyı tırmalamaya başladı.

Hay una gran alfombra en el suelo.

Tabanda büyük bir halı var.

Esta alfombra no va con la cortina.

Bu halı perdeye uymuyor.

Todavía tengo que deshacerme de esta alfombra.

Ben hâlâ bu halıdan kurtulmam gerekiyor.

Encontré la llave debajo de la alfombra.

Anahtarı paspasın altında buldum.

Ellos colocaron la alfombra en el suelo.

Halıyı yere serdi.

¿Cuál es tu color de alfombra favorito?

Halılar için favori rengin nedir?

Oculté el libro debajo de la alfombra.

Kitabı halının altına sakladım.

No puedo arreglar esta alfombra. Es demasiado vieja.

Ben bu halıyı onaramam. Çok eski.

Estoy buscando algo con que limpiar la alfombra.

Ben halıyı temizlemek için bir şey arıyorum.

Hay tres perros durmiendo sobre la alfombra de mamá.

Annemin halısında uyuyan üç köpek var.

Tom y Mary compraron una alfombra hecha a mano.

Tom ve Mary el yapımı bir halı aldı.

¿La mancha de café va a arruinar la alfombra?

Kahve lekesi halıyı mahvedecek mi?

Tengo que comprar una alfombra nueva para esta habitación.

Ben bu oda için yeni bir halı satın almak zorundayım.

Cuando entré a la casa, me tropecé con la alfombra.

Eve girerken paspasa takıldım.

¿Cómo quitas las manchas de vino tinto de tu alfombra?

Kırmızı şarap lekelerini halınızdan nasıl çıkarırsınız?

Es la primera vez que doblo la alfombra grande yo solo.

Şimdiye kadar büyük bir halıyı ilk defa tek başıma katladım.

Esta alfombra es lo suficientemente grande para cubrir todo el piso.

Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.

- Derramé mi café sobre la moqueta.
- Derramé mi café sobre la alfombra.

Kahvemi halıya döktüm.

Se barría bajo la alfombra y era motivo de verguenza para las familias.

Bu saklanan ve ailelerde utanca neden olan bir konuydu.

Que las presidencias tienden a ser algo parecido a las monarquías. Alfombra roja...

Başkanlık, monarşiye benzeme eğiliminde. Kırmızı halı...

- Busqué la llave bajo la alfombra de bienvenida y en la maceta de al lado.
- Busqué la llave bajo la alfombra de bienvenida y en la maceta junto a ella.

Anahtarı paspasın altında ve yakındaki saksının içinde aradım.

Tom pasaba la aspiradora a la alfombra mientras Mary fregaba el suelo de la cocina.

Mary mutfak zeminini paspaslarken Tom halıyı temizliyordu.