Translation of "Agradable" in Turkish

0.049 sec.

Examples of using "Agradable" in a sentence and their turkish translations:

- Fue muy agradable.
- Fue bastante agradable.

Oldukça hoştu.

agradable.

- Kibar ol.
- Nazik ol.

¡Qué agradable día!

- Ne hoş bir gün.
- Ne güzel bir gün!

Ella es agradable.

O yumuşak başlı.

Sería agradable casarse.

Evlenmek hoş olurdu.

Tom parecía agradable.

Tom hoş görünüyordu.

¡Qué agradable sorpresa!

- Ne güzel bir sürpriz!
- Ne hoş bir sürpriz!

Fue muy agradable.

Bu gerçekten tatlıydı.

Aquí es agradable.

Burası biraz güzel.

- Fue agradable hablar contigo.
- Fue agradable hablar con usted.

Sizinle konuşmak güzeldi.

- Es una persona agradable.
- Ella es una persona agradable.

O hoş bir insandır.

- Ella tuvo un sueño agradable.
- Ella tenía un sueño agradable.

O, hoş bir rüya gördü.

¡Oh! ¡Qué agradable sorpresa!

Ne kadar garip.

Podría parecerles estéticamente agradable.

estetik açıdan hoşnut edici bir şeyler buluyorsun.

Seguía siendo muy agradable

yinede çok güzeldi

¡Qué viaje agradable tuvimos!

Ne keyifli bir yolculuk yaptık!

Es agradable y cálido.

Bu güzel ve sıcak.

Pasamos una tarde agradable.

Biz hoş bir akşam geçirdik.

¡Qué sorpresa tan agradable!

Ne mutlu bir sürpriz.

Pasé una noche agradable.

Hoş bir gece geçirdim.

Tiene un olor agradable.

Hoş bir kokusu var.

Está algo agradable aquí.

Burası biraz güzel.

Todo se veía agradable.

Her şey güzel görünüyordu.

Es una persona agradable.

O hoş bir insandır.

¿El tiempo es agradable?

Hava güzel mi?

Es tan agradable aquí.

Burası çok güzel.

Mantuvimos una agradable conversación.

Güzel bir sohbet ettik.

Es agradable charlar contigo.

Seninle konuşmak eğlenceli.

- Tom, definitivamente, tiene una voz agradable.
- Tom tiene una voz agradable, definitivamente.

Tom'un kesinlikle güzel bir sesi var.

Fue muy agradable de nuevo

yine çok zevkliydi

Fue muy agradable para nosotros

çok güzeldi bizim için

Gracias por una noche agradable.

Hoş bir akşam için teşekkür ederim.

Ha sido agradable encontrarte aquí.

Burada seninle tanışmak hoştu.

Ella tiene una agradable voz.

Onun hoş bir sesi var.

Fue una tarde muy agradable.

Çok hoş bir öğleden sonraydı.

Pensé que Tom era agradable.

Tom'un güzel olduğunu düşündüm.

Fue agradable conversar con ella.

Onunla sohbet etmek güzeldi.

Boston es una ciudad agradable.

Boston güzel bir şehir.

Hace un día agradable hoy.

Bugün hoş bir gün.

- Es agradable.
- Hace buen tiempo.

Hava güzeldir.

Es agradable estar en familia.

Aile arasında olmak hoş.

Tom era agradable con todos.

Tom herkese karşı kibardı.

Tomás siempre es muy agradable.

Tom her zaman çok güzel.

No fue un trabajo agradable.

O keyifli bir iş değildi.

Ha sido agradable hablar contigo.

Seninle konuşmak güzeldi.

Ha sido agradable charlar contigo.

Sizinle sohbet etmek güzeldi.

No fue una experiencia agradable.

O, hoş bir deneyim değildi.

Hay una agradable brisa aquí.

Burada güzel bir esinti var.

¡Qué agradable sorpresa verte aquí!

Seni burada görmek ne hoş sürpriz!

- Trabajar con el Sr. Norton es agradable.
- Es agradable trabajar con el señor Norton.

Bay Norton ile çalışmak keyiflidir.

- Me resultas una persona bastante agradable.
- Pienso que usted es una persona muy agradable.

Sanırım sen gerçekten hoş bir insansın.

Pero es una característica realmente agradable.

Ama gerçekten çok güzel bir özellik.

La voz de Tony es agradable.

Tony'nin sesi güzel.

Él es una persona muy agradable.

O, çok uzlaşmacı bir insandır.

Es tan agradable quedarse en casa.

Evde kalmak çok güzel.

El hotel tiene una atmósfera agradable.

Otelin hoş bir atmosferi var.

Ha sido una semana muy agradable.

Çok güzel bir haftaydı.

Nuestra visita ha sido muy agradable.

Ziyaretimiz çok hoştu.

Fue muy agradable hablar contigo, Tom.

Seninle konuşmak gerçekten güzeldi, Tom.

Esta pieza es agradable para trabajar.

Bu oda çalışmak için keyifli.

- Es agradable.
- Es bonito.
- Es hermoso.

- Bu güzel.
- Bu güzeldir.

¡Qué sorpresa tan agradable verte aquí!

Seni burada görmek ne hoş sürpriz!

Su voz es agradable de oír.

Sesi dinlemek için hoş.

Realmente, Tom era un tipo agradable.

Tom kesinlikle hoş bir adamdı.

- Tom es agradable.
- Tom es simpático.

Tom sempatik.

Incluso si no es bonita o agradable.

Gerçeğin hoş olması, işine gelmesi veya gelmemesinden bağımsız.

Fue fácil y agradable hablar con él,

Sohbeti güzel biriydi,

Ella me saludó con una agradable sonrisa.

O hoş bir gülümsemeyle beni selamladı.

Trabajar con el Sr. Norton es agradable.

Bay Norton'la birlikte çalışmak güzel.

- Eso huele bien.
- Tiene un olor agradable.

Onun hoş bir kokusu var.

Quedarse en casa no es algo agradable.

Evde kalmak hoş bir şey değil.

Esa comida es muy agradable al paladar.

O yemek çok lezzetli.

Tuve un sueño agradable la pasada noche.

Dün gece güzel bir rüya gördüm.

Hoy hace un día agradable y cálido.

Bugün hava güzel ve sıcak.

Siempre es agradable cuando el dolor cesa.

Ağrının azalması her zaman iyidir.

Tienes mucho que aprender sobre ser agradable.

Kibar olmakla ilgili öğreneceğin çok şey var.

El canto de los pájaros es agradable.

Kuşların şarkısı hoş.

Esas flores silvestres desprenden un aroma agradable.

Bu kır çiçeklerinden hoş bir koku yayılıyor.

- Tom me cae bien.
- Tom es agradable.

Tom bana karşı çok hoş.

Tom tuvo una charla agradable con Mary.

Tom Mary ile hoş bir sohbet yaptı.

He tenido una charla agradable con Tom.

Tom'la hoş bir sohbet ettim.

Qué cosa tan ridícula, pero fue muy agradable

ne saçma bir şeydi ama çok zevkliydi be

Esta vez fue pateado. Yahu fue muy agradable

bu sefer ona tekme atılırdı. Yahu çok zevkliydi

- Eres una chica maja.
- Eres una chica agradable.

Sen güzel bir kızsın.

Es muy agradable cruzar el océano en buque.

Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.

- Acostumbraba a ser agradable.
- Solía ser buen tío.

Ben rahattım.

Como siempre, Keiko nos dispensó una agradable sonrisa.

Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.

Tom dijo que Boston es un lugar agradable.

Tom Boston'un güzel bir yer olduğunu söyledi.

Dar regalos es siempre más agradable que recibirlos.

Hediyeler vermek, onları almaktan her zaman daha hoştur.

Estaba agradable y cálido dentro de la casa.

Evin içi hoş ve ılıktı.

- "Este solía ser un lugar muy agradable." "Cuéntame más sobre él."
- «Este lugar solía ser tan agradable.» «Hábleme de ello.»

"Bu çok samimi bir yerdi." "Bana bundan bahset."

Jugamos este juego fue desarrollador de inteligencia muy agradable

biz bu oyunu oynardık çok da zevkliydi zeka geliştirici

De repente, empezó a parecer casi agradable y cálido.

Birdenbire, o güzel ve sıcak görünmeye başladı.

Nuestro profesor es al mismo tiempo severo y agradable.

Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.

Es agradable ver a una cariñosa pareja de ancianos.

Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.

El señor Smith es una persona agradable de escuchar.

Bay Smith tatlı dilli bir insandır.