Translation of "¡combate" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "¡combate" in a sentence and their turkish translations:

Luché mi último combate

son maçıma çıktım

- ¡Pelea conmigo!
- ¡Combate conmigo!

Dövüş benimle!

Tom murió en combate.

Tom kavgada öldü.

Ganaba combate tras combate, hasta el último en el que participó,

Birçok dövüş kazanmıştı, ta ki sonuncusuna kadar,

El combate duró una semana.

Savaş bir hafta sürdü.

El árbitro detuvo el combate.

Hakem kavgayı durdurdu.

Que no solo perdió el combate,

sadece dövüşü kaybetmemişti.

El soldado fue asesinado en combate.

- Asker eylemde öldürüldü.
- Asker, operasyon sırasında öldürüldü.

En un amargo combate mano a mano.

göğüs göğüse çarpışmasından dolayı en kanlı çarpışmaydı.

Un árbitro quisquilloso puede arruinar un combate.

Titiz bir hakem maçı bozabilir.

El avión de combate arrojó sus bombas.

Avcı uçağı bombalarını bıraktı.

- En el combate perecieron por lo menos seiscientos hombres.
- En el combate perecieron como mínimo seiscientos hombres.

Eylemde en az altı yüz insan öldü.

Sino porque la integración combate el odio sistemáticamente.

çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor.

- Tom murió en combate.
- Tom murió en batalla.

Tom savaşta öldü.

No hay felicidad sin valor, ni virtud sin combate.

Cesaretsiz mutluluk veya mücadelesiz erdem yoktur.

- Ellos murieron en el campo de batalla.
- Murieron en combate.

- Onlar savaşta öldüler.
- Onlar çatışmada öldüler.
- Çatışmada öldüler.

Dentro de poco, nuevos soldados remplazarán a los que cayeron en combate.

Yeni askerler kısa sürede savaşta kaybedenlerin yerini alacaklardı.

Demostró ser uno de los líderes de combate más importantes de la Grande Armée.

, Grande Armée'in en büyük savaş liderlerinden biri olduğunu kanıtladı.

Agresivo y brillante como siempre. En Saalfeld, libró el primer gran combate de la guerra,

gibi aktif, saldırgan ve zekiydi. Saalfeld'de, Prens Louis Ferdinand'ın komuta ettiği bir Prusya tümenini bozguna uğratarak

Cuando estalló el fuerte combate, Napoleón aún creía que solo se enfrentaba a la retaguardia enemiga.

Ağır dövüş patlak verirken Napolyon hala sadece düşman korumasıyla yüzleştiğine inanıyordu.

Menos capaces para el combate mano a mano los mongoles no pudieron resistir a la determinada caballería

Göğüs göğüse çarpışmaya uygun olmayan Moğollar,kararlı Müslüman süvarilerine dayanamazlardı

Ney, superado en número cuatro a uno, llevó a cabo una brillante retirada de combate y escapó de

kuşatma ve yok etme umuduyla sürpriz bir saldırı başlattı . Ney, dörde bir üstündeydi, harika bir mücadele geri çekildi ve