Examples of using "старый" in a sentence and their turkish translations:
O huysuz yaşlı bir adam.
Hangisi eski?
Tom yaşlı.
O yaşlıdır.
Ekmek bayat.
Fırıncı yaşlı.
Eski ev yanarak kül haline geldi.
O benim eski bir arkadaşım.
Tom o kadar da yaşlı değil.
Baksanıza, eski bir fıçı!
Baksanıza, eski bir fıçı!
Bu eski bir hile.
Merhaba, eski dostum !
Tom oldukça yaşlı.
Bu eski bir klişe.
Masam eski.
Eski ahır çöktü.
Eski ahır çöktü.
Yoksul yaşlı Tom.
- O çok yaşlı.
- O, çok yaşlıdır.
- Tom çok yaşlı.
- Tom çok fazla yaşlı.
O eski bir kale.
O eski bir kamera.
Tom çok yaşlı.
O çok yaşlı!
Bu eski bir TV.
Tom çok yaşlı.
Yaşı çok büyük.
Evim çok eski.
Babam yaşlı ve sıkıcı.
Eski bir havuz var. Kurbağa içine atlar ve sudan ses çıkar.
O senin için çok yaşlı.
Tom senin için fazla yaşlı.
Sen yaşlısın.
Bu benim eski bisikletim.
O benim eski arkadaşım.
- Nara, çok eski bir şehirdir.
- Nara çok eski bir şehir.
Biri yeni, diğeri eski.
O eski ve kullanışsız.
Eski şehir surlarla çevrilidir.
Eski evi yıktık.
- Eski bir film izliyorum.
- Eski bir film seyrediyorum.
Tom çok yaşlı değil.
- Tom benim eski bir arkadaşımdır.
- Tom benim eski bir arkadaşım.
O benim eski arkadaşım.
Eski bir arkadaşım taradından davet edildim.
Eski kenti bir duvar kuşatır.
Benim eski bir bisikletim var.
Ailenin eski bir dostuyum.
Ben yaşlıyım.
Yaşlı adam gençleri kıskanıyor.
Eski ev yıkıldı.
Ekmek bayat ve sert.
Tom'un yaşlı olduğunu düşünüyorum.
Tom benim eski bir tanıdık.
Ben çok yaşlı değilim.
Tom çok yaşlı değil.
Onlar eski evi yıktılar.
Tom yaşlı ve sağır.
Nehrin yakınında eski bir kale duruyor.
Tom benim, liseden eski bir arkadaşımdır.
Tepenin üstünde duran ev çok eski.
Televizyonda eski bir film izledim.
Eski günlüğümü okumam ilginç.
Eski sandalye onun ağırlığı altında inledi.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
Yaşlı köpek havladı.
Ona eski bisikletimi verdim.
Eski bir maden kuyusuna benziyor.
Eski bir fabrikayı bulmaya çalışıyordum.
Eski kale harabeye dönmüştü.
Eski kale tepe üzerinde duruyor.
- Benim evim eski ve biçimsiz.
- Benim evim yaşlı ve çirkin.
O benim için çok yaşlı.
Tom'un babasının eski bir arkadaşıyım.
- O senin için çok yaşlı.
- O sizin için çok yaşlı.
Benim tarih öğretmenim eski bir Portekizli.
Yaşlı bir öküz düz oluklar yapar.
Ben yaşlıyım ama o kadar yaşlı değilim.
En iyi ayna, eski bir dosttur.
Tom bu kadar yaşlı değil, değil mi?
- Tom yaşlı.
- Tom yaşlı bir adam.
Tom'un eski bir arabası var.
Ben yaşlı bir adamım.
Tom eski ve güvenilir bir dosttur.
Eski piyanonu sattın mı?
Eski günlüğümü okumak eğlencelidir.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
O kadar yaşlı değilsin, Tom.
Eski kale, tepenin üstündedir.
Bu eski evi hatırlıyorum.