Examples of using "настолько" in a sentence and their turkish translations:
Bu kadar budala mısın?
O kadar öngörülebilir miyim?
O kadar sarhoş değilim.
- O kadar da aptal değilim!
- O kadar aptal değilim!
Ben o kadar alaycı değilim.
O kadar vahşi değilim.
Ben o kadar cesur değilim.
O kadar şanslı değilim.
- Sence o kadar aptal mıyım?
- O kadar aptal olduğumu düşünüyor musun?
Ben o kadar saf değilim.
Bu kadar önemli.
Bu kadar basit.
Tom bu kadar iyi mi?
O kadar kötü mü?
Biz o kadar tahmin edilebilir miyiz?
Pek mümkün değil.
O çok inanılmaz.
Bu o kadar ciddi mi?
Tom aptal ama o kadar aptal değil.
Neden bu kadar kalıcı bir etken?
Yani o derece güvenliymiş.
Antenleri o kadar hassas ki
O kadar aç hissetmiyorum.
Propagandan çok amatör.
Gerçekten o kadar umutsuz musun?
Ben o kadar Yahudi değilim.
Bu bu kadar önemli.
Biz o kadar da çaresiz değiliz.
Biz o kadar yakın değiliz.
Tom o kadar aptal değil.
O kadar aptal değiliz.
Tom o kadar aptal değil.
Onlar bu kadar aptal değil.
O, çirkin olduğu kadar pahalı olan pembe bir kemer takıyordu.
O kadar hızlı sürmüyordum bile.
Tavsiyesini hiç beklemiyordum,
Olabilecek en sıkı hâli bu.
virüste o kadar güçleniyor
Kanserim agresif değil.
Ben yaşlıyım ama o kadar yaşlı değilim.
Ben gencim ama o kadar genç değilim.
Henüz o kadar mutsuz değilim.
O gerçekten bu kadar kötü müydü?
O gerçekten o kadar kötü müydü?
Çoğu insan bu kadar aptal değil.
O çok kötü mü?
Onu yapmak gerçekten o kadar zor mu?
Ben insanların düşündüğünden kadar aptal değilim.
Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise
19. yüzyılın büyük ticari çeşitliliği hâline geliyor.
Amerikan zihniyeti için öylesine temel bir konsept ki
Savaş zamanı bu araştırma o kadar başarılı oldu ki
iklim değişikliği gibi bir şey neden önemli bir sorun,
muhabirlikte o kadar çok başarılı oluyor ki
Mümkün olduğunca açık konuşun lütfen.
İşler bu kadar kötü olamaz.
Tom o kadar kötü olamaz.
Sen çok güçlü olmak zorunda değilsin.
Tom'u o kadar da iyi tanımıyorum.
Boston'u o kadar iyi bilmiyorum.
O, göründüğü kadar genç değildir.
Tom o kadar kötü mü?
Bu o kadar ilgisiz mi?
O, düşündüğü kadar iyi değil.
O kadar korkunç mu?
Bu o kadar acil mi?
Onu o kadar iyi tanımıyorum.
Bu o kadar kötü değil, iyi.
Bu kadar lezzetli bir şey hiç yemedim.
O kadar basit mi?
Zemin o kadar kirli ki yıkanması gerekir.
O kadar da yaşlı değilsin.
O gerçekten çok kötü mü?
O kadar da fakir değiliz.
Henüz Tom'u o kadar iyi tanımıyorum.
Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.
aynı zamanda böylesi dikkatsiz bir şekilde risk alabilirler?
Makine o kadar hassas ki kolayca bozuluyor.
O ona inanacak kadar çok aptal mı?
O kadar meraklıydı ki kutuyu açtı.
- Onun bu kadar basit olduğuna inanamıyorum.
- Bu kadar basit olduğuna inanamıyorum.
Hiç bu kadar sıkıldığımı hatırlamıyorum.
O, beni davet etmek için yeterince nazikti.
Öyle uzun bir adam ki tavana dokunabilir.
Ben sadece seni o kadar da çekici bulmuyorum.
Fransızcayı yeterince iyi konuşamıyorum!
Bunun o kadar kötü olduğunu sanmıyorum.
Ders o kadar sıkıcıydı ki o uyuya kaldı.
Hiç böyle bir sersem görmedim.
Senin kadar siyasetle ilgilenmiyorum.
Tom konuşamayacak kadar çok yorgundu.
O, ona inanacak kadar aptaldı.
Çiğ domuz eti yemek sizin için gerçekten zararlı mı?
Tom onun öyle büyük bir problem olduğunu düşünmüyor.
Tom ve Mary o kadar yakın değildi.