Examples of using "смогут" in a sentence and their turkish translations:
mikropların gelmesini ve karbonun tümünü
Bana yardım edecek birini nerede bulabilirim?
O kadar erken kalkamazlar.
Seni durduramayacaklar.
Onlar bir otel bulamayacaklar.
Tom ve Mary kazanabileceklerini umuyorlar.
böylece bağımsız olarak çalışabilirler.
insanlar sivil yolculuk yapamayacak
iş bulamamaktan korktuklarını söylüyorlar.
yalnızca popülasyonlarının sağlıklı olmasıyla devam edebilir,
- Başarı! Yakında herkes Klingonca öğrenmeye başlayabilecek!
- Kazandık! Yakında herkes Klingon öğrenmeye başlayabilecek!
Kar yağarsa uçaklar havalanamaz.
umudu kesen ve bu nedenle de çabalama arzularını yitiren
İnsanların önümüzdeki zor işlere
bunu daha iyi anlatıp yaymasını umuyorum.
Bu yavrular, yedi haftadan biraz uzun bir süre sonra uçabilecek.
bizim çocuklarımız gençlerimiz asla ilerleyemesin
Bazı insanlar çalışmadan zengin olabileceklerine inanır.
Tom ve Mary bir süre birbirlerini göremeyecekler.
Onlar iyi ödeme yapan bir iş bulabileceklerini umuyorlar.
Tom ve Mary bunu yapabileceklerini düşünüyorlardı.
İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar.
acaba artık okullar bu şekile dönemez mi?
Çoğu kişi bilgisayarların asla düşünemeyeceklerini düşünüyor.
Çocukların alamayacağı yere koyun.
Bu ilacı çocukların alamayacağı bir yere koy.
İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları
Yabancı bir dil öğrenen birçok kişi bir yerli gibi asla konuşanaz.
Bu sefer yiyecek lokma bulamayınca sizce ne yapacaklar?