Examples of using "приняла" in a sentence and their turkish translations:
O kararını verdi.
Duş aldı.
Marie hediyeleri kabul etti.
Leyla uyku hapları aldı.
O, bizim davetimizi kabul etti.
Jessie daveti derhal kabul etti.
O onun hediyesini kabul etti.
O kayıtsızlık hakkında bir hava üstlendi.
- O, onun teklifini kabul etti.
- Onun teklifini kabul etti.
Mary doğum kontrol hapı aldı.
O haberi sakin bir şekilde aldı.
O benim espriyi ciddiye aldı.
O bir köpük banyosu yaptı.
Çift, çocuğu evlatlık almak için bir karar vermişti.
- Beni erkek kardeşimle karıştırdı.
- O, erkek kardeşimi ben sandı.
Gülümsedi ve küçük hediyemi kabul etti.
O beni kız kardeşimle karıştırdı.
O, bizim projede yer aldı.
Kararımı verdim.
O, beni erkek kardeşim sandı.
Güzellik yarışmasına katıldı.
Sence o benim davetimi kabul eder mi?
O aşırı dozda eroin aldı.
Evlilik teklifini memnuniyetle kabul etti.
- Ben bir banyo yaptım.
- Banyo yaptım.
İlacını aldın mı?
Ben duş aldım.
- O benim sözlerimi bir şaka olarak kabul etti.
- Sözlerimi şakaya aldı.
Mary yarıştan sonra bir buz banyosu yaptı.
Onun evlenme teklifini kabul etti.
Beni erkek kardeşimle karıştırdı.
Tom Mary'nin onun hediyesini kabul etmesini istedi.
Tom Mary'nin doğru karar verdiğine inanıyor.
Kurbanın yanlışlıkla büyük miktarda zehir aldığı düşünülüyor.
Kaç tane aspirin aldın?
Davetini kabul ettim.
Son kararımı verdim.
Onun davetini kabul ettim.
Şirket onun başvurusunu kabul etti.
Korkunç bir karar verdim.
Tom Mary'nin akıllı bir karar verdiğini düşünmüyor.
Üstelik onu evlatlık edinen aile zengin de değildi
- Mary hocama karşı benim yanımda yer aldı.
- Mary hocama karşı benim tarafımı tuttu.
O, kokulu mumlarla çevrili sıcak köpük banyosu yaptı.
O benim önerimi reddetti.
Mary sigarayı bırakmaya karar verdi.
vücudumu ve onun sınırlarını öğrendiğim zaman
Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.
Onun davetini kabul ettin mi?
Kaç tane hap aldın?
O Tom'la evlenmeye karar verdi.
Onun aldığı ilaç onun acı çektiği kötü öksürüğünü tedavi etti.
- Bir randevum var.
- Önceden verilmiş bir sözüm var.
- Başka bir randevum var.
O sekreter olmayı kararlaştırdı.
Sen doğru kararı verdiğine emin misin?
- Ben tartışmaya katıldım.
- Tartışmaya katıldım.
Karar verdim.
Tom'un Fransızca konuşabildiğini sorgusuz sualsiz kabul ettim.
Henüz bir karar vermedim.
Mide ağrım için biraz ilaç aldım.