Examples of using "приезжать" in a sentence and their turkish translations:
Gelmeyi planlamadığını biliyorum.
Boston'a gelmeyi seviyorum.
Boston'a gelmek istemiyorum.
Buraya gelmen gerekmiyordu.
Tom Boston'a gelmek istemiyor.
Boston'a gelmemeliydim.
Bugün büroya gelmenize gerek yoktu.
artık karınlarını doyurabilmek için malesef şehir merkezlerine gelmek zorunda kalıyorlar
İspanyolcanı geliştirmek istediysen, Şili'ye gelmemeliydin.
Tom yemeye değer tek fast food hizmeti veren bu yeri düşündüğü için buraya gelmeyi seviyor.
İstesem buraya daha sık gelebilirim.
1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.