Examples of using "помидор" in a sentence and their turkish translations:
O domates yiyor.
- Domatesi dilimledim.
- Kızanağı dilimledim.
O domates gibi kırmızıydı.
Açık konuşmak gerekirse, domates bir meyvedir.
Benim en sevdiğim sebze domatestir.
Ben bir domates gibi kızardım.
Domates kırmızı bir sebzedir.
Domates bir meyve mi yoksa bir sebze midir?
Açık konuşmak gerekirse, domates bir meyvedir.
O domates gibi kırmızıydı.
Tom Mary'ye bir domates fırlattı.
"O sarı şey ne?" "Bu mu? O bir domates." "Bir domates mi? Sarı domates diye bir şey var mı?"
İşte Mozart dinlerken büyüyen bir domates.
Ateşin var mı? Yanakların kırmızıdır.
Açıkça konuşmak gerekirse domates sebze değil meyvedir.