Examples of using "подумала" in a sentence and their turkish translations:
Şöyle düşündüm ben de,
ve kendi kendine
Beni o gün olduğum yere getiren teknolojinin
Kendime diyordum ki
Annen ne düşünür?
Çalışırken ekip çalışmasının, düşünceleri ifade etmenin
Oturup düşünmeye başladım"peki neden?"
utancın sesi beni azarladı,
- Yani, teklifim hakkında düşündünüz mü?
- Yani, teklifim hakkında düşündün mü?
O, her şeyi düşündü.
“Hadi ama dostum! Yeni metaforlar uydurmaya çalışıyorum.
Bunu görür görmez şöyle düşündüm:
Mary, "işe yaramadı." diye düşündü ve John'u aramaya gitti.
Senin bir göz atmak isteyeceğini düşündüm.
Doktor ve hemşireler arasındaki koordinasyonun gerekliliğini düşündüm.
"Belki de iyi ekipler daha fazla hata yapmıyorlar
çünkü onlar nefretten arınmayı başarabilmişlerse geri kalanımız da
İşte o anda zihnimde bir şimşek çaktı ve şöyle düşündüm:
Bir fincan kahvenin seni daha iyi hissettirebileceğini düşündüm.
Sonra gerçekleri konuştuğum zamanları düşünüyorum.
Düşündüğüm tam olarak odur.
Tom'un fantastik olduğunu düşündüm.
Tom'un harika olduğunu düşündüm.
Bunun tuhaf olduğunu düşündüm.
Tom Mary'nin onun bir pislik olduğunu düşünmesini istemedi.
Onun şüpheli göründüğünü düşündüm.
Neden onu düşünmedim?
O, bunun aptalca olduğunu düşündü.
Neden onu kendim düşünmedim?
Seninle burada tanışacağımı asla düşünmezdim.
Tom yaşı hakkında yalan söyledi, bu yüzden Mary onun gerçekten olduğundan çok daha yaşlı olduğunu düşündü.
Bu konu hakkında iki kez düşünürdüm.
Tom'un annesi onun bazı yeni arkadaşlar edinmesi gerektiğini düşünüyordu.
Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.
Eve bu kadar erken gideceğimi asla düşünmedim.
- Bunun hakkında düşünmeni istiyorum.
- Bunun hakkında düşünmenizi istiyorum.
Üzgün göründüğünü düşündüm.
Buna ihtiyacın olabileceğini düşündüm.
Günün birinde Wikipedia'da "viegra"'ya bakacağımı düşünmemiştim.
Tom'u tekrar göreceğimi hiç düşünmemiştim.
Yiyecek bir şey istemediğini düşündüm.
Kanadalı olduğumu mu düşündün?
Alice nehir kıyısında kız kardeşinin yanında oturmaktan sıkılmaya başlamıştı ve yapacak da bir şeyi olmadığından bir iki kez kız kardeşinin okuduğu kitaba çaktırmadan bakıverdi fakat kitapta resim ya da diyalog yoktu, Alice de "resimsiz ve diyalogsuz bir kitap ne işe yarar" diye kendi kendine düşündü.