Examples of using "опасность»" in a sentence and their turkish translations:
Tehlike, tehlike!
...tehlike doğurur.
Tehlikeli bölge geride kaldı.
Tehlike bitti.
Tehlike son derece düşük.
Tehlike tehlikelidir.
Tehlike önümüzde.
Tehlike her yönden gelebilir.
Bir uyarı. Civarda tehlike var.
Fırtına tehlikesi var.
Tehlikenin farkındayım.
Tom tehlike hissetti.
Tehlikenin gayet farkındayım.
Ama tehlike de doğurur.
O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.
Her köşede... ...tehlike kol geziyor.
Tehlike benim göbek adım.
Hayatımı kaybetme tehlikesi içindeydim.
O tehlikede olabilir.
Bazı insanlar tehlike severler.
Bir iç savaş tehlikesi vardı.
Herhangi bir tehlike var mı?
Herhangi bir tehlikede değilsin.
Henüz tehlikeyi atlatmış değiliz.
Dikkatli ol. Her köşede gizlenen tehlike var.
Pasif içiciliğin tehlikelerinin daha çok farkına varıyoruz
Rüzgârı arkamıza aldığımıza ve tehlikeyi de atlattığımıza göre
Onlar tehlikede olduğunda, kaçarlar.
Her geçen gün daha fazla insan sigaranın zararlarının farkına varıyor.
Düşen kayalar dağcılar için tehlike oluşturabilir.
O çok ciddi tehlikede olabilir.
Tom çok ciddi tehlikede olabilir.
Biz tehlikede miyiz?
Tom tehlikeyi hissetti ve birdenbire endişelendi.
Bu tehlikenin geçtiği anlamına gelmez.
Tehlikede olduklarını biliyorlardı.
Salmonella kapma ihtimaliniz var ve bu berbat bir şey!
Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.
Sonra yengeç "Her şey yolunda." diye düşünerek
Köpekler trafik için ciddi bir tehlikedir.
Fakat yüksek gelgit, kıyıya daha büyük tehlikeler çekmiş durumda.
Biz tehlikede olabiliriz.
Dokunacak mesafeye geliyorlar ki... ...bir kez daha tehlike ortaya çıkıyor.
O, tehlikede olabilir.
Tehlikede olabilirler.
Gerekten fazla yeme alışkanlığı sağlık için bir tehlikedir.
Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.
Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
Kriz, Dünya Ekonomisi'nin gelişimi açısından büyük tehlike arz ediyor.
- Tom'un ölüme yakın bir deneyimi oldu.
- Tom ölüme yakın bir deneyim yaşadı.