Examples of using "одновременно" in a sentence and their turkish translations:
Onlar aynı zamanda başladılar.
Her şey aynı anda oldu.
Herkes aynı anda konuştu.
- Aynı anda geldiler.
- Aynı zamanda vardılar.
Aynı anda başladık.
Bir seferde bir şey yapın.
bir düşmana aynı anda saldırabiliyor?
Kimse aynı anda her yerde olamaz.
Görünen o ki, aynı zamanda ulaştık.
Herkes aynı anda konuşmaya başladı.
Hepiniz aynı zamanda konuşmayın.
Eşzamanlı olarak çekmek durumundasınız.
Eşzamanlı olarak çekmeniz gerekiyor.
binlercesi aynı anda saldırıyor ve öldürüyor
Onların hepsi zamanında konuşmaya çalıştı.
Aynı zamanda yemek yiyip okuyorum.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
Tom aynı anda iki bilgisayar kullanır.
O bir bilim adamı ve aynı zamanda bir müzisyen.
Aynı anda iki kişiyi sevme.
Ben aynı anda birkaç dil öğreniyorum.
İki şeyi aynı anda yapmak olası değildir.
Tom ve ben aynı anda başladık.
İki şeyi aynı anda yapma.
Tom ve Mary aynı anda konuştular.
Onlar aynı anda Paris'e vardılar.
İki şeyi aynı anda yapamam.
aynı zamanda 10 bin civarı işçi çalıştı
Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.
Aynı anda ikisini de yapabilir.
İki şeyi aynı anda yapmaya çalışma!
Aynı anda iki yerde olamazsın.
Aynı anda çok şey yapma.
Bir kerede iki yerde olamazsın.
Tom ve Mary odayı aynı zamanda terk ettiler.
Bu kulaklıklar hem şık hem de konforlu.
Gök gürültülü fırtınalar hem korkutucu hem de heyecan vericidirler.
Tom ve Mary aynı anda konuşmaya başladı.
Bu çanta hem iyi hem de ucuz.
Her ikimiz de hemen hemen aynı anda gülümsemeye başladık.
Hepimiz aynı zamanda suya atladık.
Tom aynı zamanda iki kızla çıkıyor.
Mary aynı zamanda iki erkekle çıkıyor.
100 bin tane karıncanın sizi aynı anda ısırdığını
Bir anda iki şey yapamam.
Tom ve Mary aynı zamanda kütüphaneye girdi.
Tom ve Mary aynı zamanda Boston'a geldi.
Ölüm, aynı anda hem son hem de başlangıçtır.
Aynı zamanda iki kişiyi sevebileceğimi sanmıyorum.
sahadaki hem en iyi hem de en kötü görevdir.
seçimlere gireceğini açıklayıveriyor bir anda
Aynı anda iki yerde olamam.
Bazı insanlar gazete okurlar ve aynı zamanda TV izlerler.
Aynı anda tırnaklarımı kesip ütü yapamam!
Bütün dosyaları aynı anda sana yollayamam.
- Eş zamanlı olarak üç dil öğreniyorum ve kafam karışmıyor.
- Aynı anda üç dil öğreniyor olmama rağmen işler gayet iyi ilerliyor.
Aynı anda birden fazla işe pek odaklanamıyorum.
Tom gitar çalıyordu ve aynı zamanda yemek pişiriyordu.
Bize hayat veren Allah, aynı zamanda bize ahlak da verdi.
Bir seferde bir şey yapmaya çalış.
''Hem opera hem makine mühendisliği okumak tuhaf olmaz mı?
Bu çalgıyla hem bir varis hem de bir ata oluyorum.
Odadaki herkes saatini aynı anda kontrol etti.
Bu görüntü ya bir ördek gibi ya da bir tavşan gibi görülebilir.
Herkes aynı anda ayağa kalktı.
Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.
Madem ben büyüdüm,hem arama motor'uyum hemde tarayıcım var
o zaman nasıl oluyorda hepsi aynı aynı anda hareket edebiliyor?
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
Tom ve Mary aynı zamanda vardılar.
Onun önünde aynı anda birden fazla soruna sahip olmak onu sinirlendirir,üzer ve çileden çıkarır.
Gençlerin sık yaptığı bir hata da; zorluklarını hafife alıp, kendi yeteneklerini de gözlerinde büyütürek aynı anda birçok dili birden öğrenmeye başlamaları.