Examples of using "общего" in a sentence and their turkish translations:
Ortak çok şeyimiz var.
- Çok fazla ortak noktamız var.
- Çok fazla ortak yanımız var.
- Bizim ortak bir şeyimiz yok.
- Ortak hiçbir şeyimiz yok.
Çoğu özelliğimiz ortak.
- Onların pek çok ortak yanı var.
- Birçok ortak noktaları var.
Bizim çok ortak yanımız yok.
Sanırım bir sürü ortak noktamız var.
Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.
Onların ortak bir şeyi yok.
Çok az ortak yanımız var.
Ortak hiçbir şeyimiz yok.
Ortak birçok şeyimiz var.
Onların ortak neyi olduğunu merak ediyorum.
Siz ikinizin çok ortak özelliği var.
Bizim gerçekten çok ortak yönümüz var.
Ortak arkadaş aracılığıyla tanıştık.
Onların hepsinin ortak neyi olduğunu merak ediyorum.
Onunla ortak hiçbir şeyim yok.
Onunla ortak bir şeyim yok.
Tom ve erkek kardeşinin çok az ortak yanı var.
Tom'un Mary ile hiçbir ortak yanı yoktur.
Fakat hiç ortak bir yönümüz yok.
Ortak çok şeyimiz olduğundan eminim.
Tom ve benim ortak çok şeyimiz var.
Hiç ortak noktamız yok.
Onunla bir sürü ortak yönüm var.
Ortak hiçbir noktamız yoktu.
Bizim kesinlikle ortak bir şeyimiz yok.
Bizim gerçekten ortak bir şeyimiz yok.
Tom'la pek ortak noktam yok.
Bu iki türün ortak özelliği nedir?
Tom ve Mary'nin ortak çok şeyleri var.
Tom ve Mary'nin ortak noktası nedir?
Tom ve senin çok ortak yönünüz var.
Benim fark ettiğimizden çok daha fazla ortak yönümüz var.
Farklı olduğumuzdan çok daha benzeriz.
çok ortak yanları yokmuş gibi görünüyorlar.
Tom ve benim ortak yanımız yok.
İki dilin ortak çok yanı var.
Onunla ilgim yok.
Onun ve benim ortak yanımız yok.
Onun onunla hiçbir ortak yanı yok.
Düşündüğümden daha fazla ortak yönlerimiz var.
Onun onunla ortak bir yanı yoktu.
Ortak hiçbir şeyimiz yoktu.
Sandığımdan daha çok ortak noktamız var.
Zaten çok ortak noktamız olduğuna memnun oldum.
Sana birçok ortak özelliğimiz olduğunu söyledim.
Tüm dünyada çok fazla benzerlik paylaşıyoruz,
Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.
Tom,Mary ile bir şey yapmak istemiyor.
Tom ikinizin çok ortak şeyi olduğunu söylüyor.
Tom'la yapacak bir şey istemiyorum.
Tom bizimle yapmak için bir şey istemiyor.
Onlarla ortak bir şeyim yoktu.
Bu ikisinin çok az ortak yanı var.
Onların eski nesille hiç ortak yanları yok.
potansiyel olarak tüm karbondioksit emisyonlarının yüzde 60'ını kesebiliriz.
yani kısacası teknolojiyle uzaktan yakından herhangi bir alakamız yok
Bir kural olarak, ikizlerin ortak çok şeyi var.
Bunun bizim sorunla bir ilgisi olmayabilir.
Ondan vazgeçtim. İrlandalı rahip ve Kongolu cadı doktorun ortak neyi var?
Bence Tom ve Meryem'in pek ortak noktaları yok.
Tom'la yapmak için daha fazla bir şeye sahip olmaya niyetim yok.
Bu kadar benzeştiğimize dair hiçbir fikrim yoktu.
Senin ve benim ortak çok şeyimiz olduğuna dair içimde bir his var.
aslında İslamiyetle uzaktan yakından alakası yoktur
Bunun küçük bir güvenlik zindanı gibi göründüğünü söyledi.
Ben ve ben iyi geçinmiyoruz. Bizim ortak yönümüz yok.
Tom ve benim düşündüğümden daha çok ortak yönümüz var.
İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Tom ve Mary birbiriyle geçinmiyor. Onların ortak bir şeyi yok.
Bana Tom'un bununla bir ilgisi olmadığını mı söylüyorsun?
Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
Geçen yıl Tom'un brüt geliri otuz bin doların üzerindeydi.
Tom ve Mary'nin gerçekten pek ortak noktası yoktur.
Sanırım senin ve Tom'un senin kabul etmek istediğinden daha çok ortak yönünüz var.
Tom Mary ile yapacak bir şey istemediğini açıklığa kavuşturdu.
Uçuşsal paralellik ve manyetik alan gibi şeylerle pek de alakası yok
Benimle çok ortak yanınız var.
Gerçek hayatla ilgisi yok.
Ama gariptir ki onlara yaklaştıkça birçok açıdan çok benzediğimizi fark ediyorsun.
Hiç kimse Tom'la bir şey yapmak istemedi.
Ben kadınları severim ama onlarla geçinemem.