Examples of using "носа" in a sentence and their turkish translations:
nefes alıp verdiğinizi farkında olun.
Burnun arka tarafına gireceğiz.
Mary burnunu deldirdi.
Burnun kanıyor.
Çocuğun burnu kanıyor.
Tom diliyle burnuna dokunabilir.
Onun burnu kanıyor.
Bir kar tanesi Mary'nin burnunun ucuna indi.
Burnunuz akıyor.
Burnum kanıyor.
Bugün evin dışına ayak basmadım.
Üst damak burnun arka tarafını tamamen kapatıyor.
Burnun kanıyordu.
O, diliyle burnuna dokunabilir.
- Onun burnu kanıyor.
- Burnu kanıyor.
Mary'nin burnu kanıyordu.
Tom Mary'yi burnunun ucundan öptü.
O, onun burnunun ucunu öptü.
Bir kar tanesi Tom'un burnunun ucuna indi.
O diliyle burnuna dokunabilir.
Burnumdaki kanamayı durduramıyorum.
Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırmazsa
Boğazım ağrıyor ve burnum akıyor.
Otobüs burnumuzun dibinden gitti.
Tom dün evden dışarıya adım bile atmadı.
- Burnu kanadı.
- Onun burnu kanadı.
Güneşte mi yandın? Burnunun ucu tamamen kırmızı.
Kadın bir burun spreyi kullanıyordu, çünkü şiddetli bir soğuk algınlığı vardı.
- Kışları sürekli burnum akar.
- Her kış aralıksız burun akıntım olur.
Ya da elinize ve sonra elinizi burnunuza ya da ağzınıza götürmeniz.
"Benim köpeğimin bir burnu yok." "O nasıl kokluyor?" "Korkunç."