Examples of using "напрямую" in a sentence and their turkish translations:
Bu doğrudan doğruya seni ilgilendiriyor.
Bu doğrudan doğruya Tom'u ilgilendiriyor.
Bu doğrudan doğruya onları ilgilendiriyor.
Bu doğrudan onu ilgilendiriyor.
Bu onu doğrudan ilgilendiriyor.
Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir.
Karanlık madde doğrudan görülemez.
Tom'la doğrudan temas kurulabilir.
O sizinle doğrudan temas kuracak.
Neden doğrudan Tom'a sormuyorsun?
Bilgiyi doğrudan ondan aldım.
Tom'la direkt olarak konuşmadım.
Onunla doğrudan konuşabilir miyiz?
Bence doğrudan Tom ile konuşman gerek.
yıllık emisyonlarımızı azaltmaya doğrudan yardımcı olabiliriz.
sosyal plastiği doğrudan üretimde kullanıyor.
Sen Tom'la doğrudan irtibat kuramazsın.
Kadınlara tecrübelerini sorabilirlerdi.
Afrikalı insanları kaçırmak ve köle yapmak için Sahraaltı Afrika'ya
Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.
Bizi direk boyut değiştirerek zamanda ve mekanda yolculuğa itebiliyor bunlar
Kriz ülkemizi doğrudan etkiledi.