Examples of using "две" in a sentence and their turkish translations:
- Senin iki kitabın var.
- Sizin iki kitabınız var.
Biz iki kıza sahibiz.
İki sorun çözümsüz kaldı.
Tom'un iki kız arkadaşı var.
İki şişe sipariş verelim.
İki balık yakaladım.
İnsanların iki bacağı vardır.
Onun iki kızı var.
Onu iki parçaya kesin.
Bunlar da tamam.
Bunun iki...
İki hafta geçti.
İki araba çarpıştı.
Burada iki pul vardır.
- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.
Benim iki kitabım var.
Onun iki kız kardeşi var.
Niçin iki araban var?
- Masanın üzerinde iki tabak var.
- Masanın üstünde iki tabak var.
Taşıma kartı iki hafta geçerlidir.
Bir saatin, iki eli vardır.
- İki kitabınız var mı?
- İki kitabın mı var?
Onların iki kız çocuğu var.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Bu ev iki banyoya sahiptir.
Ben iki şişe süt satın aldım.
İki pint bir litreye eşittir.
İki pantolon satın aldım.
- Sadece iki elim var.
- Benim yalnızca iki elim var.
-Vize başvurusu için üç fotoğraf mı lazım yoksa iki mi? -İki tane yeterli.
Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.
Bilişinin üçte ikisi
İnsanların iki ayağı vardır.
İki kızım var.
İki şirket birleşmeyi planlıyor.
İspanyolların iki tane soyadları vardır.
Mike'ın iki kız arkadaşı var.
Tom'un iki mesleği var.
Onun iki köpeği var.
Onun iki kız kardeşi var.
İki tane kalmıştı.
Almanya'nın iki tane başkenti vardır.
İki teknemiz var.
- Tom'un iki kız kardeşi var.
- Tom'un iki bacısı var.
O iki hafta aldı.
Onun iki kızı var.
İki kız yeğenim var.
İki tane kitap yazdı.
İki küçük şişe, lütfen.
İki kitabın mı var?
Tom'un iki arabası var.
Tom, iki kitap yazdı.
İki hafta içinde görüşürüz.
İki kızdan hoşlanıyorum.
Tom iki boruyu birbirine kaynattı.
Ben iki gazeteye aboneyim.
- Onun iki kız çocuğu var.
- İki kızı var.
Glenn'in iki kız arkadaşı var.
İki küçük kız papatyaları topluyorlar.
İki işim var.
Bu iki parça değiştirilebilir.
Hava kilidinin iki kapısı var.
İki karton yumurta satın al.
Hava iki haftadır sıcaktı.
Tom'un iki kız çocuğu var.
Onların iki kedisi var.
İki köpek girişi koruyor.
Ağacın yanında iki at var.
Fliberton'un iki hayatı var.
İki arabam var.
Gölde iki tekne var.
Senin iki kitabın var.
Düğün iki hafta içinde.
Bana iki dakika ver.
Tom'un iki kaplumbağası var.
Onların iki kız çocuğu var.
İki şişe sipariş verelim.
İki böbreğimiz vardır.
Noel'e kadar sadece iki hafta var.
Onun iki bin kitabı var.
Benim evimin iki yatak odası var.
Dünya yüzeyinin üçte ikisi su ile örtülüdür.
Neden yalnızca iki araban var?
İki dakika içinde hazırım.