Examples of using "давать" in a sentence and their turkish translations:
Neden onu bana veriyorsun?
Ona nasihat etmenin faydası yok.
O, bir röportaj yapmayı reddetti.
- O yorum yapmaktan kaçındı.
- O, yorum yapmayı reddetti.
Tom açıklama yapmayı reddetti.
Tom yorum yapmayı reddetti.
Neden sana para vermeliyim?
Neden ona para vermeyi sürdürüyorsun?
Niçin Tom'a para vermeyi sürdürüyorsun?
O hislerini açığa vurmaya eğilimlidir.
Ona tavsiye bulunmanın bir anlamı yok.
Hiç söz veremem.
Tom bana biraz para vermeyi reddetti.
Tom Mary'ye para vermeyi reddetti.
Tom'a anahtarımı vermek istemiyorum.
kendi işi olan konser kemanistliğini bırakmış.
robota talimatlar verebilir.
Problem çözümümüzün ne kadar iyi gittiği hususunda
Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.
Duygusal olmayalım.
Neden onu sana vermem gerekiyor?
Köpekleri tavuk kemikleri ile beslememelisin.
Japonya'da bahşiş vermek uygun değildir.
Neden onlara para vereyim?
Neen ona para vermeliyim?
Neden ona para vermeliyim?
Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
Tom kolay anlaşılır açıklamalar vermede iyidir.
Tom onu bana vermeyi reddetti.
ve o bilgilerin nasıl kullanıldığını veya 3. partilerle paylaşıldığını
başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek
Ben o tür söz veremem.
Paramı sana vermek istemiyorum.
Tom'a hiç açıklama borçlu değilim.
Tavsiye vermeyi sever misin?
Tom'un aleyhine tanıklık etmek istemiyorum.
Tom bu yazı için yorum yapmaktan kaçındı.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu.
Tom bana telefon numarasını söylemeyi reddetti.
Tom bu konu hakkında yorum yapmayı reddetti.
Sana tavsiye verecek konumda değilim.
Neden bunu sana vermek zorundayım?
- Öyle bir kişiye ödünç para vermemeliydin.
- Öyle bir insana ödünç para vermemeliydin.
Bunu Tom'a vermek istediğimden emin değilim.
Sana telefon numaramı vermeyeceğim.
Tom yorum yapmayı kabul etmedi.
Bir insan tutamayacağı sözler vermemeli.
İkinci şansı vermenin anlamı yok. İnsanlar değişmez.
Tutamayacağım sözler vermek istemiyorum.
Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
Sana herhangi bir tavsiye verecek bir konumda değilim.
Tom'a istediği parayı vermeyeceğiz.
Tom'a telefon numaramı vermemeliydim.
Telefon numarasını Mary'ye söylemem için Tom bana söz verdirdi.
Onu Tom'a veremezsin.
Ben herhangi bir söz veremem.
Belki Tom'a eski bisikletimi vermemeliydim.
Hediyeyi kime vereceğim hakkında emin değilim- oğlana mı yoksa kıza mı?
Belki Tom'a telefon numaramı söylememeliydim.
Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.
Tavsiye vermede çok iyi değilim.
Onlara işimi yapmakta istekli olmadığımı düşünmeleri için hiçbir neden vermek istemiyorum.
Bunu ne kadar istediğin umurumda değil. Onu sana vermeyeceğim.
Benim iki yaşındaki oğlum onu beslemeye çalıştığım sağlıklı yiyeceğin bazısını yemeyecek.
Tom Mary'ye bir elmas yüzük vermemeliydi.
Tom sorunla ilgili yorum yapmayı reddetti.
Tom'a karşı ifade vermem için beni zorlayamazsın.
- Asla borç para vermemek prensibimdir.
- Asla borç para almamayı prensip edinirim.
- Asla ödünç para almamayı prensip edinirim.
İşlediğin toprak bundan böyle sana ürün vermeyecek. Yeryüzünde aylak aylak dolaşacaksın.
Köpeğimin adı Belysh. Bu yaz ona pençesini çıkarmasını öğrettim. Her sabah erkenden kalkıp onu besliyorum. Sonra yürüyüşe çıkarız. O beni diğer köpeklerden korur. Ben bisiklet sürmeye gittiğimde, o yanımda koşuyor. Onun bir arkadaşı var, adı Chernyshka. O onunla oynamaktan hoşlanıyor. Belysh çok kibar ve zeki bir köpek.