Examples of using "вся" in a sentence and their turkish translations:
Bütün aile oradaydı.
bütün su buharlaşacak
Kralın bütün adamları.
Gece genç.
Tüm yiyecek bitti.
Tüm hayat bir mücadeledir.
Tüm hayat bir deneydir.
Bütün yardım boşuna.
Bütün grup gülüyor.
Tüm aile şoke oldu.
Hayat senin önünde uzanıyor.
Bütün bu acele ne?
Önünüzde koca bir hayat var.
Bütün ülke bunun hakkında konuşuyor.
Onun bütün ailesi öyledir.
Bütün ailem tarafından sevilirim.
O tümüyle siyah giyindi.
Önünde koca bir hayat var.
Çetenin hepsi burada.
Duvar, yazılarla kaplıdır.
Fikir budur.
Tüm hikaye o.
Bütün tekerlekli bagajım budur.
Bütün acelemiz boşunaydı.
Tüm mobilya tozla kaplıydı.
Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
Bütün ülke karla kaplıydı.
O köpek tüm aile tarafından sevilir.
Bütün millet seçimlerde oy kullandı.
Bu kadar nefret niye?
Onun ailesi tamamen çok iyidir.
Dünya bir portakal kadar mavidir.
Oda bilgisayarlarla doluydu.
Tüm köy onları karşılamaya çıktı.
Bütün aile kamp ateşinin etrafında oturuyordu.
Tüm ekip, çalışmalarıyla gurur duyar.
Neden bütün bu gizlilik?
Tüm aile çiftlikte çalışıyor.
Bütün aile arabadan indi.
Ağacın bütün yaprakları döküldü.
- Önümüzde uzun bir gece var.
- Tüm gece bizim.
Bütün aile sahile gitti.
Neredeyse Atlanta'nın tamamı yıkıldı.
Bütün bu topraklar Tom tarafından sahiplenilmiştir.
- Nehir endüstriyel atıklarla doludur.
- Nehir sanayi atıklarıyla doludur.
Mahalleli ayağa kalktı.
Sen gençsin. Senin önünde sağlıklı bir hayat var.
Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.
Yani, sorun bu.
yaşamın tamamı beslenmiş, korunmuş ve tutulmuş.
- Üzgünüm kitap stok dışıdır.
- Üzgünüm, kitap stokta değil.
Dikkatle dinliyorum.
Aile dışarıda kahvaltı ediyor.
Tom hariç, bütün aile yüzmeye gitti.
Bütün bilgiler kamu kaynaklarından alınmıştır.
Tamamen seninim.
Onun hepsi ıslak.
Tüm millet, yoksulluğa karşı bir savaş yürütüyor.
Bütün sorun bu.
Tüm Galya üç parçaya bölündü.
Bütün giysilerim özel yapılmış.
Bütün kolumun üzeri sivrisinekler tarafından ısırıldı.
Durumdan memnun değildim.
Tüm yüzeyi keskin dikenlerle kaplıydı.
Sonuçta, bence işin sırrı şu:
Tüm bu faaliyet de... ...gözlerden kaçmaz.
çünkü fizik modellerden oluşur
Anakara ile olan tüm iletişim tayfun tarafından kesildi.
İhtiyacımız olan tüm bilgiye sahibiz.
Benim bütün ailem yangında öldü.
Bu şu anda ihtiyacımız olan tüm bilgi.
Tüm kredi onun için.
Ve tüm bu odunlar... ...kuru ve böylece çıra görevi görecekler.
Bu harita bize, gökyüzünün bu bölgesinde
Tom hariç bütün aile sessizce TV izliyordu.
Bütün ailemin benimle gurur duymasını istiyorum.
Bazı insanların bunu anlamak için bir ömre ihtiyacı var.
ve iyi bir kurtarış yaptığınızda tüm övgüleri alırken
Tüm yaşam bir rüyadır ve rüyalar da yalnızca rüya.
O tüm yemekleri yapar.
Bütün yaşam bir cümledir ve biz onun çevirmeniyiz.
Bu gölde tüm balıklar siyanür zehirlenmesinden öldü.
Oda duman doluydu.
Meselenin özü nedir?
Bu sadece hikayenin yarısı.
- Bütün ümidim gitti.
- Bütün umudum gitti.
Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.
İşi bitirmek onun bütün öğleden sonrasını aldı.
Bu sabah canlı ve parlaksın.
"Basit bir özel benden daha mutludur," diye şikayet etti Berthier, "Tüm bu iş yüzünden ölüyorum."
her saati çalıştı . Uzay aracına yapılan tüm sesli iletişimler
, Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümünün tüm hikayesinin daha sonra
Ve bu sebeple maddenin hepsinin o sırada oluştuğunu düşünüyoruz.
tüm gerçekliğin o minicik şeylerin titreşiminden yayıldığı fikri...
Tom'un bütün elbiseleri annesi tarafından yapılır.
Nuh'un üç oğlu bunlardı. Yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan türedi.
Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.