Translation of "Rússia" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Rússia" in a sentence and their turkish translations:

- Eu venho da Rússia.
- Sou da Rússia.
- Eu sou da Rússia.

- Ben Rusyalıyım.
- Rusyalıyım.

Rússia, 1812.

Rusya, 1812.

A Rússia despertou.

Rusya uyandı.

Fomos à Rússia.

Rusya'ya gittik.

Feito na Rússia.

Rus malı.

Estou na Rússia.

Rusya'dayım.

Nós somos da Rússia.

Biz Rusya'danız.

Eu nasci na Rússia.

Rusya'da doğdum.

A Rússia é grande.

Rusya büyüktür.

Moscou fica na Rússia.

Moskova Rusya'dadır.

Esta é a Rússia!

Burası Rusya'dır!

A Rússia é enorme.

Rusya çok büyük.

Eu sou da Rússia.

- Ben Rusyalıyım.
- Rusyalıyım.

Desde a Rússia ao Canadá.

Rusya'dan tutun Kanada'ya kadar.

Você já esteve na Rússia?

Hiç Rusya'ya gittiniz mi?

Moscou é a capital da Rússia.

Moskova, Rusya'nın başkentidir.

Vou viajar para a Rússia amanhã.

Yarın Rusya'ya seyahat edeceğim.

Eu viajei por toda a Rússia.

Rusya'yı çepeçevre seyahat ettim.

A Rússia está enfrentando grandes dificuldades financeiras.

- Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
- Rusya büyük finansal zorluklarla karşı karşıyadır.

A Rússia chama-se "Rossiya" em russo.

Rusçada Rusya'ya "Rossiya" denir.

A Rússia é maior do que Plutão.

Rusya Plüton'dan büyüktür.

O tsar era o governante da Rússia.

Çar, Rusya'nın hükümdarıydı.

A Rússia é um país muito grande.

Rusya çok büyük bir ülkedir.

Um asteroide explodiu sobre Cheliabinsk, na Rússia.

Bir asteroid, Rusya'daki Çelyabinsk üzerinde patladı.

Eu acho que ele é da Rússia.

Sanırım o Rusyalı.

Eu acho que ela é da Rússia.

Sanırım o Rusyalı.

Napoleão liderou suas tropas para a Rússia.

Napolyon askerlerini Rusya'ya götürdü.

Sempre dizemos que a Rússia fabricada por Israel, a Rússia fabricada pela América e a China fabricada

Amerika'nın yaptığı İsrail'in yaptığı Rusya'nın Çin'in birilerinin yaptığı proje diyoruz hep

A França esteve em guerra com a Rússia.

Fransa, Rusya ile savaştaydı.

A Rússia é o maior país do mundo.

Rusya, dünyanın en büyük ülkesidir.

Natasha nasceu na Rússia mas não fala russo.

Natasha Rusya'da doğdu ama o Rusça bilmiyor.

Contra nações como a Rússia ou o Irão.

bazı ticaret kısıtlamalarına sahipler.

Na Rússia Soviética, a televisão assiste ao público!

- Sovyet Rusya'sında, televizyon izleyiciyi izler!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!

Na Rússia Soviética, o computador usa o usuário!

Sovyet Rusya'da, bilgisayar kullanıcıyı kullanır!

Na Rússia Soviética, o rádio escuta o ouvinte!

Sovyet Rusya'da, radyo dinleyiciyi dinler!

O calendário juliano estava em vigor na Rússia.

- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
- Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.

Tom e Mary adotaram uma criança da Rússia.

Tom ve Mary, Rusya'dan bir çocuk evlât edindi.

Quantos e quais idiomas são falados na Rússia?

Rusya'da ne kadar ve hangi diller konuşuluyor?

Que a Rússia faça parte da Europa. Até Vladivostok.

Rusya, Avrupa'nın parçası olsun istiyor. Ta Vladivostok'a kadar.

A Rússia importava trigo a partir dos Estados Unidos.

Rusya Amerika'dan buğday ithal etti.

Vitya está olhando o mapa da Rússia na parede.

Vitya duvardaki Rusya haritasına bakıyor.

- Na Rússia e na Alemanha trabalha-se oito horas diárias.
- Na Rússia e na Alemanha trabalha-se oito horas por dia.

Rusya ve Almanya'da insanlar günde sekiz saat çalışırlar.

A Alemanha queria que a Rússia ficasse fora da guerra.

Almanya, Rusya'nın savaşın dışında kalmasını istiyordu.

É maior do que as populações dos Estados Unidos, da Rússia,

Bu; ABD, Rusya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa

Mas a guerra da América continuou desta vez com a Rússia

Fakat Amerika'nın bu sefer savaşı Rusya'yla devam etti

E quando rumores de que a Rússia ajudou Trump nas eleições,

bir de üzerine Rusya'nın seçimlerde Trump'a yardım ettiği söylentileri ortaya çıkınca

- Onde fica a embaixada russa?
- Onde fica a embaixada da Rússia?

Rus Büyükelçiliği nerede?

Na Rússia, as mulheres batem em você, e não o contrário.

Rusya'da kadınlar sana vurur ve tersi değil.

Seu filho, Ivan IV, foi coroado como o primeiro czar da Rússia.

Oğlu IV. İvan ilk Rus Çarı olarak taç giydi

A Rússia é uma charada embrulhada num mistério dentro de um enigma.

Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.

Pedro o Grande, Czar da Rússia, arrancava os dentes das pessoas por diversão.

Rus Çarı Büyük Peter eğlenmek için insanların dişini çekerdi.

A resiliência da Rússia é diferente de tudo o que ele é já encontrado.

Rusya'nın dayanıklılığı, sahip olduğu her şeye benzemiyor hiç karşılaşmadım.

A Finlândia eliminou a Rússia do torneio de hóquei dos Jogos Olímpicos de Inverno.

Finlandiya Rusya'yı Kış Olimpiyatları hokey turnuvasından eledi.

Se dar bem com a Rússia é uma coisa boa, não uma coisa ruim.

Rusya'yla anlaşmak iyi bir şey, kötü değil.

Eles vagaram profundamente na Rússia e no Mediterrâneo, ousando atacar o que chamaram de Miklagard,

Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri

Embora grandes estados como Estados Unidos, China e Rússia tenham lutado por 1 metro de terra

Amerika,Çin ve Rusya gibi büyük devletlerin 1 metre toprak için savaş vermesine rağmen

Na Rússia há uma categoria de pessoas que acreditam que o mundo é controlado pelos reptilianos.

- Rusya'da dünyanın sürüngenler tarafından idare edildiğine inanan bir kesim var.
- Rusya'da dünyanın sürüngen ırkı tarafından yönetildiğine inanan insanlar var.

A Rússia é o maior país do mundo e o Vaticano é o menor país do mundo.

Rusya, dünyadaki en büyük devlettir ve Vatikan dünyadaki en küçük devlettir.

A lógica e o bom senso sugerem que a Rússia, a União Europeia e os Estados Unidos devam atuar juntos.

Mantık ve sağduyu Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin birlikte hareket etmesini öneriyor.

Durante a cerimônia de abertura, a história da Rússia foi contada através dos sonhos de uma jovem chamada Lubov, que significa "amor".

Açılış töreninde Rusya'nın tarihi Lubov adlı genç bir kızın rüyaları vasıtasıyla anlatıldı, bu, "aşk" anlamına geliyor.

Fiz um curso de leitura dinâmica e li Guerra e Paz em vinte minutos. O enredo tem algo a ver com a Rússia.

Ben hızlı okuma kursu aldım ve yirmi dakika içinde Savaş ve Barışı okudum. Bu Rusya'yı içeriyor.

Segundo um levantamento feito pelas Nações Unidas em 2015, a Rússia é um dos poucos países que possui um grande número de imigrantes e de emigrantes.

BM'nin 2015 yılında yaptığı bir ankete göre Rusya, çok sayıda göçmen ve göç veren az sayıda ülkelerden biridir.

O idioma russo é um idioma eslavo falado como idioma materno na Rússia, Bielorrússia, Ucrânia, Cazaquistão e Quirguistão, e é usado amplamente, embora sem caráter oficial, na Letônia, Estônia e nos diversos outros países que formavam as repúblicas constituintes da extinta União Soviética.

Rus dili anadil olarak eski Sovyetler Birliği'nin kurucu cumhuriyetlerini oluşturan Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Kırgızistan'da konuşulan ve Letonya, Estonya ve başka birçok ülkede resmi olmamasına karşın yaygın olarak kullanılan bir Slav dilidir.