Examples of using "Pude" in a sentence and their turkish translations:
Onu inkar edemedim.
Bir şey yapamadım.
Cevap veremedim.
Daha fazla dayanamadım.
Nasıl unutabilirim?
Onu zorlukla görebildim.
Duramadım.
Nasıl bu kadar aptal olabildim?
Ben öfkemi kontrol edemedim.
Yapabileceğimi yaptım.
Kendimi esnemekten alamadım.
Kendimi esnemekten alamadım.
- Ağlamama engel olamadım.
- Gözyaşlarımı tutamadım.
Soruların hepsini cevaplayamadım.
Ona gülmekten kendimi alamıyordum.
Gördüğüme inanamadım.
Onunla konuşamadım.
Elimden geldiğince hızlı koştum.
Tom'un piyano çaldığını duyabiliyordum.
- Yardım edebildim.
- Yardım edebilmiştim.
Üzgünüm ona yardım edemedim.
Gelemedim çünkü yağmur yağdı.
Senin adını hatırlayamadım.
Gülümsemekten başka çarem yoktu.
- O, hasta olduğundan dolayı gelemedi.
- O hasta olduğu için gelemedi.
- Gelemedi çünkü hastaydı.
Tom'un yüzünü göremedim.
Geçen sene Boston'a gidemedim.
Ben hasta olduğum için işe gidemedim.
Yorgun olmama rağmen elimden geleni yaptım.
ne kadar derinden izole edildiğimi ve hep öyle olduğumu
Bacağım incindi, bu yüzden yürüyemiyorum.
Yeteneğim dahilinde işi en iyi şekilde yaptım.
Ona elimden geldiği kadar uzun süre katlandım.
Kimin kim olduğunu zar zor ayırt edebilmiştim.
Dün gece pek uyuyamadım.
Yağmurdan dolayı dışarı çıkamadım.
Kulaklarıma inanamadım!
Ona yardım etmeye çalıştım ama edemedim.
Tom'un yardım için bağırdığını duyabildim.
Hasta olduğum için, toplantıya gidemedim.
Plana gülmekten kendimi alamadım.
Oraya tekrar geri gidemedim.
Bunu önlemek için elimden geleni yaptım.
Tom'u korumak için elimden geleni yaptım.
Onun onu anlamasını sağlayamadım.
Onu yapmaya direnemedim.
Hasta olduğum için partiye katılamadım.
Şiddetli yağmur nedeniyle dışarı çıkamam.
O hikayeyi duyduğumda gülmekten kendimi alamadım.
hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak
Onun doğru olduğu konusunda onu ikna edemedim.
Hastalık yüzünden partiye katılamadım.
- Onun doğum günü partisine gidemedim.
- Onun doğum günü partisine gitmem mümkün olmadı.
Bir haftadır okula gidemedim.
- Yağmur yüzünden gelemedim.
- Yağmurdan dolayı gelemedim.
Her neyse, ben elimden geleni yaptım.
Buraya elimden geldiği kadar çabuk geldim.
Giremedim, çünkü kapı kapalıydı.
Başkanın dediği her şeyi duyabiliyordum.
Nasıl böyle bir hata yapabildiğimi bilmiyorum.
Annem hasta olduğu için, oraya gidemedim.
Ben bir çocukken balık yiyemezdim.
Çocuklar o kadar gürültü yapıyordu ki çalışamadım.
Ne söylendiğini duyamadım.
Bu nedenle dün gelemedim.
Onunla arkadaş olmak için elimden gelenin en iyisini yaptım.
- Bütün sorulara cevap veremedim.
- Soruların hepsini cevaplayamadım.
Habere ne kadar mutlu olduğumu ifade edemem.
Elimden geldiğince şiiri en iyi şekilde çevirdim.
O bana reddedemeyeceğim bir teklif yaptı.
Senin arkadaşın olmak için her şeyi yaptım.
Tom, benim anlayamadığım Fransızca bir şey söyledi.
Tom'a ihtiyacı olan şeyi veremedim.
Ödevimi bitirdikten sonra sonunda televizyon izleyebildim.
İstediğim sürece Boston'da kalamadım.
Üzgünüm, elimden gelenin en iyisini yaptım.
Kirayı ödeyemediğim için, ondan yardımını istedim.
Tom anlayamadığım Fransızca bir şey seslendi.
Ağlamamı durduramadım.
Gitmeni görmeye dayanamadım.
Tüm sorulara yanıt verebildim.
Dün gece buraya yakın bir yangın vardı ve uyuyamadım.
Anahtarlarımı bulamadım.
çünkü yaklaşık 80 yıllık ömrümde anladım ki
Partide o kadar çok komikti ki, kendimi gülmekten alıkoyamadım.
Tom bir şey söyledi ama ne dediğini duyamadım.
Tom'a yetişebilmek için son sürat koşturdum.
Onun olacağını önceden tahmin edemedim.
Adam bu sefer geçmişi neden değiştiremedim diye arayışlara giriyor
Diyetime rağmen, bir dilim çikolatalı kek almaktan kendimi alamadım.
Topu yakalayamadım.
Geçen yıl, çocuklarımla istediğim kadar çok zaman geçiremedim.
- Mümkün olduğunca hızlı koştum, ama son trene yetişemedim.
- Koşabildiğim kadar hızlı koştum, ama son trene zamanında yetişemedim.
O kadar yorgundum ki uyuyamıyordum.
- Tom'a yardımcı olabilmek için elimden geleni yaptım, o ise yaptıklarımın karşılığını bu şekilde ödüyor.
- Tom'a yardım edebilmek için elimden ne geliyorsa yaptım, o ise yaptıklarıma karşılık bana bunu reva görüyor.
Onu bulamadım.
Onun hakkındaki şüphemden kurtulamadım.