Examples of using "Percebeu" in a sentence and their turkish translations:
Biri fark etmedi mi?
Tom fark etmemişti bile.
Kimse Tom'u fark etmedi.
Tom fark etti mi?
Tom bunu fark etmedi.
Herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
Herhangi bir hata fark ettin mi?
Tom sorunun farkına vardı.
Tom birkaç değişiklik fark etti.
Tom bir değişiklik fark etti.
Bunu fark etmedin mi?
Herkes fark etti.
Tom değişimi fark etmedi.
Hatalarını henüz fark etmedi.
O sana bakmaya devam etti. Fark etmedin mi?
Tom çok şey söylediğini fark etti.
Tom, Mary'nin hayal kırıklığını fark etti.
Tom, Mary'nin ağladığını fark etti.
Tom, Mary'nin yalan söylediğini fark etti.
Tom yanında hiç para olmadığını fark etti.
Tom tuvalet kağıdı olmadığını fark etti.
Tom ne kadar geç olduğunu fark etmedi.
Tom Mary'nin şaka yapmadığını fark etti.
Tom Mary'nin dinlemediğini fark etti.
Tom Mary'nin yalan söylediğini fark etmedi.
Tom onun boğulduğunu fark etti.
Tom orada olduğumu bile fark etmedi.
- Kimse Tom'un acı çektiğini fark etmedi.
- Tom'un acı çektiğini kimse fark etmiyordu.
- Hiç kimse Tom'un acı çektiğinin farkında değildi.
O gerçeği söylemenin daha iyi olacağını fark etti.
Herkes fark etmedi.
Mary'nin gittiğini Tom fark etmedi bile.
Tom yalnız olmadığını fark etti.
Tom makinenin niçin çalışmadığını anladı.
Fakat Albert Einstein bunun doğru olmadığını fark etti
Tom kısa sürede hiç kimsenin onunla ilgilenmediğini fark etti.
Tom büyük bir hata yapabileceğini fark etti.
Tom Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
Tom yakında hatasının ciddiyetini fark etti.
Tom, Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
Sami, Leyla'nın kapısının açık olduğunu fark etti.
Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.
Bu sabahtan beri hiçbir şey yemediğini fark ettin mi?
Mary saç rengini değiştirdi ve Tom bile fark etmedi.
Tom onu yapabileceğinin bir yolu olmadığını fark etti.
O, onun hatalı olduğunu anladı.
Kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
Tom kazağını ters giydiğini fark etmedi.
Tom, okulun önünde park edilmiş araba olmadığını fark etti.
Tom hesabı ödemediğini fark etti, bu yüzden restorana geri döndü.
Tom yardım etmek için yapabileceği bir şey olmadığını fark etti.
- Tom kapının açık olduğunu fark etti.
- Tom kapının kilitli olmadığını fark etti.
Tom Mary'nin dikkat etmediğini fark etti.
Tom çok geçmeden yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey olmadığını fark etti.
Tom, ihtiyacı olan her şeyi almak için yeterli parası olmadığını fark etti.
sandviç için iki farklı fiyat ödediğini anlayınca kampanyadaki bazı şeylerin yanlış gittiğini farketti.
Tom, Mary'nin evde olmadığını fark eder etmez kapıyı çalmayı bıraktı.
Tom soruya cevap vermeye başladı ve sonra onun tumturaklı bir soru olduğunu fark etti.
O elinden geleni yaptı ama kısa sürede böyle bir hızlı atlet ile rekabet edemeyeceğini gördü.
Tom yediği elmaya baktığında yarım solucan yediğini fark etti.
Tom Mary'nin meşgul olabileceğini fark etti.
Farkında mısın yoksa değil misin, bilmiyorum; ama Tom son zamanlarda işe vaktinde gelmiyor.
Tom bir bit yeniği sezdi.
Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.