Translation of "Orelhas" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Orelhas" in a sentence and their turkish translations:

Tampei minhas orelhas.

Kulaklarımı kapattım.

- Coelhos têm orelhas grandes.
- Os coelhos têm orelhas compridas.

- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.

Eu furei minhas orelhas.

Kulaklarımı diktim.

Ela furou as orelhas.

O, kulaklarını deldirdi.

Nós temos duas orelhas.

İki kulağımız var.

Minhas orelhas estão congelando.

Kulaklarım donuyor.

O gato tem duas orelhas.

Bir kedinin iki kulağı vardır.

Um gato tem duas orelhas.

Bir kedinin iki kulağı vardır.

Os coelhos têm orelhas compridas.

Tavşanların uzun kulakları vardır.

Os elefantes têm duas orelhas.

Fillerin iki kulağı vardır.

Escuta-se com as orelhas.

Biz kulaklarımızla duyarız.

As lebres têm orelhas grandes.

Yaban tavşanlarının uzun kulakları vardır.

- Por que os coelhos têm orelhas compridas?
- Por que coelhos têm orelhas compridas?

Neden tavşanların uzun kulakları var?

O Príncipe Charles tem orelhas grandes.

Prens Charles'ın büyük kulakları var.

- Um coelho tem orelhas longas e rabo pequeno.
- Coelhos têm orelhas compridas e rabo curto.

Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.

Ele batia-lhe tanto que sangrava pelas orelhas.

Öyle kötü dayak yiyordu ki kulaklarından kan geliyordu

Orelhas especialmente grandes detetam vibrações na madeira oca.

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Ela cobria firme as orelhas com as mãos.

O ellerini sıkıca kulakları üzerinde tuttu.

- As formigas têm orelhas?
- As formigas têm ouvidos?

Karıncaların kulakları var mı?

Os coelhos têm orelhas compridas e rabo curto.

Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.

''De quem são essas orelhas?'' ''Elas são do Mickey Mouse.''

"Bunlar kimin kulakları?" "Mickey Mouse'un."

Seria que Van Gogh cortou mesmo uma das suas orelhas?

Van Gogh sahiden kulağının birini kesmiş mi?

O elefante africano tem orelhas maiores que o elefante asiático.

Afrika filinin, Asya filinden daha büyük kulakları vardır.

Além das cicatrizas nas orelhas e braços, caminha com um coxear,

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Os elefantes africanos têm orelhas maiores do que os elefantes asiáticos.

Afrika fillerinin, Asya fillerinden daha büyük kulakları vardır.

Mas tem ossos especiais nas orelhas que registam pequenas vibrações na areia.

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

- Estou endividado até às orelhas.
- Estou endividado até ao pescoço.
- Estou por aqui de dívidas.

Gırtlağıma kadar borçtayım.