Translation of "Exterior" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Exterior" in a sentence and their turkish translations:

- Você já viveu no exterior?
- Você já morou no exterior?

Sen hiç yurt dışında yaşadın mı?

Nunca viajei no exterior.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

Ele foi ao exterior.

O yurtdışına gitti.

Tom estudou no exterior.

Tom yurt dışında okudu.

Tom foi ao exterior.

Tom yurt dışına gitti.

Tom está no exterior.

Tom yurtdışında.

Ela está morando no exterior.

O yurt dışında yaşıyor.

Eu quero estudar no exterior.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Eu decidi estudar no exterior.

Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.

Tom nunca esteve no exterior.

Tom hiç yurt dışında bulunmadı.

Tom está morando no exterior.

Tom yurt dışında yaşıyor.

Tom quer estudar no exterior.

Tom yurt dışında okumak istiyor.

Nunca estive no exterior antes.

Daha önce hiç yurt dışında bulunmadım.

Tom decidiu ir ao exterior.

Tom yurt dışına gitmeye karar verdi.

Tenho muitos amigos no exterior.

Yabancı ülkelerde bir sürü arkadaşım var.

Você já viajou ao exterior?

Hiç yurt dışında bulundun mu?

Você já foi ao exterior?

Yurtdışında bulundun mu?

Tom nunca foi ao exterior.

Tom hiç yurt dışına gitmedi.

Tom ainda está no exterior.

Tom hâlâ yurt dışında.

Você já estudou no exterior?

Hiç yurt dışında okudun mu?

Você quer ir ao exterior?

Yurt dışına gitmek ister misin?

Ele voltou do exterior ontem.

Dün yurt dışından döndü.

Tom queria estudar no exterior.

Tom yurt dışında okumak istiyor.

- Por que queres estudar no exterior?
- Por que você quer estudar no exterior?

- Neden yurtdışında okumak istiyorsun?
- Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?

- Com que frequência você vai ao exterior?
- Com que frequência você viaja ao exterior?

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

Vou retirar o exterior da casca.

Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

Seu tio ainda está no exterior?

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Viajar ao exterior é muito interessante.

Yurt dışında seyahat etmek çok ilginçtir.

- Estudo no exterior.
- Estudo no estrangeiro.

Yurt dışında öğrenim görüyorum.

Ele acaba de voltar do exterior.

O az önce yurt dışından döndü.

O Japão depende do comércio exterior.

Japonya dış ticarete bağlıdır.

Ele foi ao exterior ano passado.

O geçen yıl yurt dışına gitti.

Meu irmão quer estudar no exterior.

Erkek kardeşim yurt dışında eğitim görmek istiyor.

Quero viajar ao exterior um dia.

Ben bir gün yurt dışına gitmek istiyorum.

Eu quero ir para o exterior.

Yurt dışına gitmek istiyorum.

Do exterior e de cima, dividir-nos

Bizi dışarıdan ve yukarıdan bölmek

Você pensa em ir para o exterior?

Yurtdışına gitmeyi planlıyor musunuz?

Você gostaria de viajar para o exterior?

Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?

Ele gosta de viajar para o exterior.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

Estou economizando dinheiro para estudar no exterior.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

- Ele está fora.
- Ele está no exterior.

O yurt dışında.

Tom está ansioso para ir ao exterior.

Tom yurt dışına gitmeye istekli.

Ele foi ao exterior há dois anos.

O, iki yıl önce yurtdışına gitti.

Meu pai consentiu minha ida ao exterior.

- Babam yurt dışına gitmemi onaylamadı.
- Babam yurt dışına gitmeme razı oldu

O meu pai nunca foi ao exterior.

Babam asla yurt dışında bulunmadı.

Ele estava determinado a viajar pro exterior.

O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.

- Quero viajar fora.
- Quero ir ao exterior.

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

Se eu fosse rico, iria ao exterior.

- Zengin olsam yurt dışına giderim.
- Zengin olsam yurt dışına giderdim.

Tom viajou ao exterior para estudar francês.

Tom Fransızca öğrenmek için yurt dışına gitti.

Eu sempre sonhei em viver no exterior.

Her zaman yurt dışında yaşamayı hayal ettim.

Eu não quero ir para o exterior.

Yurt dışına gitmek istemiyorum.

- Ele vai viajar ao exterior no ano que vem.
- Ele vai viajar ao exterior no próximo ano.

O, gelecek yıl yurtdışına seyahat edecek.

- Eu morei no estrangeiro por dez anos.
- Eu vivi no estrangeiro por dez anos.
- Vivi no exterior por dez anos.
- Eu morei no exterior por dez anos.
- Morei no exterior por dez anos.
- Eu vivi no exterior por dez anos.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

Depois do casamento e se estabelecer no exterior

evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

Ele foi para o exterior para estudar Inglês.

İngilizce öğrenmek için yurt dışına gitti.

Minha mãe me autorizou a ir ao exterior.

Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.

Cada vez mais americanos viajam para o exterior.

Gittikçe daha fazla Amerikalı yurt dışına gidiyor.

Tom está economizando dinheiro para viajar ao exterior.

Tom yurt dışına gidebilmek için para tasarrufu yapıyor.

Meu tio viveu no exterior por muitos anos.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Nós vamos para o exterior todos os verões.

Her Yaz yurt dışına gideriz.

Tom disse que você queria estudar no exterior.

- Tom yurt dışında eğitim görmek istediğini söyledi.
- Tom senin yurt dışında okumak istediğini söyledi.

Você já viajou para o exterior de navio?

Bugüne kadar gemi ile yurtdışına seyahat ettin mi?

Meu pai frequentemente viaja ao exterior a negócios.

Babam sık sık iş için yurt dışına gider.

Os carros japoneses, em geral, são populares no exterior.

Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler.

Seu colega foi transferido a uma sede no exterior.

Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi.

Ouço dizer que o pai dele está no exterior.

Onun babasının yurt dışında olduğunu duyuyorum.

A bolsa de estudos lhe permitiu estudar no exterior.

Burs onun yurt dışında eğitim yapmasını sağladı.

O meu pai às vezes vai para o exterior.

Babam bazen yurtdışına gider.

Eu tive uma chance de viajar para o exterior.

Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.

Muitos jovens viajam ao exterior durante as férias de verão.

Birçok genç yaz tatilinde yurt dışına çıkar.

Ela não podia estudar no exterior pela carência de dinheiro.

O, para olmaması nedeniyle yurt dışında okuyamadı.

Ele viveu no exterior a maior parte de sua vida.

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

O fantasma é um sinal exterior de um medo interior.

Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

Na continuação da história, quanto dinheiro esses contrabandistas venderam no exterior

hikayenin devamında bu kaçakçılar yurt dışına kaç paraya satmış

Se eu tivesse dinheiro suficiente eu poderia viajar para o exterior.

Yeterli param olsa, ben yurtdışına gidebilirim.

Decidiram suspender o casamento até que seu irmão chegasse do exterior.

Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.

Tom perguntou à Mary se ela queria ir para o exterior.

Tom Mary'ye yurt dışına gitmeyi isteyip istemediğini sordu.

O exterior desta caixa é verde, mas o interior é vermelho.

Bu kutunun dışı yeşildir ama içi kırmızıdır.

Fui convidado para uma viagem no exterior, mas eu não quero ir.

Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

Meus pais estão fazendo uma viagem de uma semana para o exterior.

Ebeveynim bir haftadır denizaşırı ülkelerde seyahat ediyor.

- Tom não queria estudar no exterior.
- Tom não queria estudar no estrangeiro.

Tom yurt dışında okumak istemiyordu.

Fique em casa, isole-se e tenha zero contato com o mundo exterior.

Evde kalmak, kendinizi izole etmek ve dış dünyayla sıfır kontakta bulunmak.

Tenho dois irmãos. Um mora no Japão e os outros dois, no exterior.

Üç erkek kardeşim var. Biri Japonya'da diğer ikisi yurt dışında yaşıyor.

Ele aconselhou a ela que fosse para o exterior enquanto ainda era jovem.

Ona onun tarafından hâlâ gençken yurt dışına gitmesi tavsiye edildi.

- O Sr. Suzuki convenceu o filho dele a largar o plano de estudar no exterior.
- O Sr. Suzuki convenceu o filho a largar o seu plano de estudar no exterior.

Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

- Ele decidiu sair do país.
- Ele tomou a decisão de ir para o exterior.

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

Ele desistiu de ir para o exterior estudar por causa da morte repentina do pai.

Babasının ani ölümü nedeniyle, eğitim için yurtdışına gitmekten vazgeçti.

- Vivi dez anos no exterior.
- Eu morei fora durante dez anos.
- Morei fora durante dez anos.

On yıl yurt dışında yaşadım.

Por causa do falecimento repentino de seu pai, ele desistiu dos planos de estudar no exterior.

Babasının ani ölümü nedeniyle, ülke dışında yaşama planlarını terk etti.

Não me vai dar muita energia, mas vai dar-me alguma. Vou retirar o exterior da casca.

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

- Meu sonho é estudar no estrangeiro.
- Meu sonho é estudar no exterior.
- Meu sonho é estudar fora.

Hayalim yurt dışında eğitim almak.

Uma empresa que está longe de ser institucionalizada, possui apenas leis próprias e está fechada para o exterior.

Kurumsallıktan uzak,sadece kendi yasaları olan,dışarıya kapalı bir şirket.