Examples of using "Cheio" in a sentence and their turkish translations:
Bu doludur.
- Tokum.
- Ben tokum!
Ben çok tokum.
Tok musun?
Tom'un karnı tok.
Ben doluydum.
Bardağım dolu.
Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...
- Tokum.
- Ben tokum!
Beynim dolu.
Otobüs doluydu.
- İngilizceden usandım.
- İngilizceden bıktım!
Konteyner dolu.
- Hayır, teşekkürler. Tokum.
- Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
- Tokum.
- Ben tokum!
- Midem dolu.
- Karnım tok.
Restoran dolu.
O, taşı gediğine koydu.
Tom taşı gediğine koydu.
Bardak su doludur.
Oda çöp doluydu.
Evren sırlarla dolu.
Bu kitap hatalarla dolu.
Japonya sürprizlerle dolu.
ve ben oldukça üşüyorum.
- Kova su ile dolu.
- Kova su dolu.
Kova suyla doluydu.
Sürprizlerle dolusun.
Restoran dolu değildi.
- O kişi çok enerjik.
- O enerji doludur.
Tom morluklarla kaplıydı.
Restoran her zaman tıka basa doludur.
Burada biraz kalabalık.
- Bu restoran her zaman kalabalıktır.
- Bu restoran her zaman kalabalık.
Asansör çok kalabalıktı.
Aynı zamanda yengeçlerle dolu.
bize tarihi hurafeler ve yalanlarla dolu bir şekilde
Sinema insanlarla doluydu.
Sepet elmalarla doluydu.
Teşekkürler, ben tokum.
O, her zaman fikirlerle dolu.
Dünya aptallarla dolu.
Otobüs sıcak ve kalabalıktı.
O, neşe doluydu.
Park insanlarla doluydu.
Park çocuklarla doludur.
Evren gizemlerle dolu.
Balon havayla doluydu.
Arabadaki yakıt tankı dolu.
Orman, ağaçlarla doludur.
Dünya sorunlarla dolu.
Gökyüzü yıldızlarla doluydu.
O kitap hatalarla dolu.
Sürprizlerle dolusun, Tom.
Salon insanlarla doluydu.
Dünya aptallarla dolu.
Bu politikacı hırs dolu.
Restoranlarda yemek yemekten usandım.
- Evren gizemlerle dolu.
- Evren sırlarla dolu.
Çöp öğütücüsü dolu.
Dal, yapraklarla doludur.
Çayır kurbağa ile doludur.
O kitap yalanlarla dolu.
çekirdeğin etrafı ise akışkan magma ile dolu
Tokum ve daha fazla yiyemem.
Benim sabit disk neredeyse dolu.
Dünya beceriksiz doktorlarla doludur.
Cehennem iyi niyetlerle döşelidir.
Fransızcadan bıktım.
Senin şikayetlerin burnumdan geldi.
Tom'un restoranı sürekli dolu.
Bana su dolu bir bardak verin.
Geleceğin olasılıklarla dolu.
Kupa ağzına kadar dolu.
Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.
Bir sepet dolusu mantar hasat etti.
Bir sonraki tren bundan daha az kalabalık olacak.
Stadyum beyzbol hayranlarının akınına uğradı.
Ben tokum.
Şüphe doluyum.
Ne yazık ki dünya idiot dolu.
Çok acıkmıştım eve geldiğimde.
Ben zaten tokum, teşekkür ederim.
O taşı gediğine oturttu.
Güzellik salonu cumartesi günleri doludur.
Bu dünya zorluklar ve tehlikelerle doludur.
Gökyüzü açık ve yıldızlarla dolu.
Bizim bahçemiz ilkbaharda zambaklarla doludur.
Bu kitap, konuşma figürleriyle doludur.
- Midem dolu.
- Karnım tok.
Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
Tom'un odası oyuncaklarla dolu.
Yarısını bırakmış. Belki beğenmemiştir.
Tom para dolu zarfı Mary'ye verdi.