Examples of using "Catástrofe" in a sentence and their turkish translations:
Bu bir felaket.
Büyük bir felaket bekleniyor.
Norveçliler için bir felaketti ama İngilizler için de bir felaketti,
Felaketin sebebini ilk biz açıklayacağız.
Afrika'ya yolculuğumuz bir felaket oldu.
Stamford Bridge Muharebesi elbette bir felaketti.
Eğer bu şehir çökerse, şu anki insani kriz tam bir felakete dönüşebilir.