Translation of "Batalha" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Batalha" in a sentence and their turkish translations:

A batalha.'

, savaşa başlayalım" diyor .

Porque esta batalha...

Çünkü bu mücadeleyi...

Nós vencemos a batalha.

Biz savaşı kazandık.

Eles perderam a batalha.

- Onlar savaşı kaybetti.
- Savaşı kaybettiler.

Tom morreu na batalha.

Tom savaşta öldü.

A batalha de Waterloo foi a última batalha de Napoleão Bonaparte.

Waterloo savaşı Napolyon Bonapart'ın son savaşıydı.

Creio que a batalha cultural

Bana kalırsa bizim yapmadığımız mücadele

Ele foi morto na batalha.

Savaşta öldü.

Os alemães iniciaram a batalha.

Almanlar savaşa başladı.

Os romanos iniciaram a batalha.

Romalılar savaşa başladı.

Eles tinham sido derrotados em batalha.

Onlar savaşta yenildiler.

E três semanas após a Batalha de Stamford Bridge, eles lutaram na Batalha de Hastings

Stamford Bridge Muharebesi'nden üç hafta sonra , Fatih William'a karşı

Os soldados estão prontos para a batalha.

Askerler savaşa hazır.

Nosso navio não sofreu dano na batalha.

Gemimiz savaşta hasar almadı.

Muitos soldados sofreram feridas terríveis na batalha.

Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

A batalha de Waterloo tornou-se famosa.

Waterloo savaşı meşhur oldu.

O norte ganhou a Batalha de Shiloh.

Kuzeyliler Shiloh Savaşını kazandı.

Outra batalha dura estava prestes a começar.

Şiddetli bir savaş daha başlamaya hazırdı.

Nós tivemos a sorte de ganhar a batalha.

şanslıydık savaşı kazandık

O navio não estava pronto para a batalha.

Gemi, savaş için hazır değildi.

Tom está perdendo a batalha contra o câncer.

Tom kanserle savaşını kaybediyor.

Este é o lugar onde a batalha ocorreu.

Bu, savaşın olduğu yerdir.

A fêmea isolada perdeu a batalha com os leões.

Ayrı düşen dişi, aslanlarla çarpışmasını kaybetmiş.

A Batalha de Stamford Bridge foi obviamente uma catástrofe.

Stamford Bridge Muharebesi elbette bir felaketti.

O Tom e a Mary estão jogando batalha naval.

Tom ve Mary savaş gemisi oynuyorlar.

Ele foi morto durante a batalha de Little Bighorn.

O, Little Bighorn savaşında öldü.

E parar esse abuso é só parte desta batalha épica.

Bu tacize son vermek de bu epik savaşın bir parçası.

A Batalha de Issus foi uma vitória impressionante por Alexandre.

Issus Muharebesi çarpıcı bir zaferdi Alexander için.

O campo de batalha estava repleto de mortos e feridos.

Savaş alanı ölü ve yaralılarla doluydu.

Este é o lugar onde a batalha de Hastings ocorreu.

Bu, Hastings savaşının gerçekleştiği yer.

Os dois lados lutaram ferozmente na batalha de Iwo Jima.

İki taraf Iwo Jima savaşı'nda şiddetli bir şekilde savaştı.

Após a batalha, os prisioneiros Jomsviking foram alinhados para a execução.

Savaştan sonra, Jomsviking mahkumları idam için sıraya alındı.

Antes de esmagar o exército de Carlos XII na Batalha de Poltava.

Daha sonra Poltava Savaşı'nda XII. Karl'ın ordusunu ezdi

Ambos os lados passaram o dia seguinte se preparando para a batalha.

Her iki taraf ertesi günü savaş.

Aquiles derrotou Heitor, mas pouco tempo depois ele mesmo morreu em batalha.

Aşil Hektor'u yendi, fakat kısa bir süre sonra kendisi savaşta öldürüldü.

Indiferente ao risco, Hardrada avançou para a batalha à frente de seus homens.

Riske aldırış etmeden, Hardrada adamlarının başında savaşa girdi.

Através de paisagens selvagens e cidades fervilhantes, uma batalha épica está a ser travada.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

E no final da batalha, quando tudo acabou, ele lamenta não ter tido permissão

Ve savaşın sonunda, her şey bittiğinde, kralına katılmasına

A Batalha de Stamford Bridge teve consequências não intencionais ... pavimentando o caminho para que outro

Stamford Köprüsü Muharebesi'nin istenmeyen sonuçları oldu… başka bir

A Batalha de Friedland é considerada uma das vitórias mais decisiva da carreira de Napoleão.

Friedland muharebesi Napolyon'un kariyerindeki en kati zaferlerinden birisidir

O problema da batalha de Stamford Bridge é que Harald Hardrada e sua força de invasão

Stamford Bridge muharebesi ile ilgili olan şey, Harald Hardrada ve onun işgal gücü

A Marcha Nupcial sempre me lembra a música tocada quando os soldados vão para a batalha.

Düğün Marşı bana her zaman askerler savaşa giderken çalınan müziği hatırlatır.

Na manhã da batalha, o inquieto rei se levantou cedo e pediu a seu poeta Thormod que

Savaş sabahı huzursuz kral erkenden kalktı ve şair Thormod'dan

A Batalha de Teugn-Hausen foi o começo de A chamada "Campanha dos Quatro Dias" de Napoleão.

Teung-Hausen savaşı Napoleon'un sözde "Dört Gün Seferi"nin başlangıcıydı.

Mas ele rapidamente marchou para o sul ... e conheceu Agis em batalha perto da cidade de megalópole.

Ama hızla güneye doğru yürüdü ... ve Agis ile tanıştı. Megalopolis kenti yakınlarındaki savaşta.

- Já foi explicado a você: uma batalha requer disciplina e coordenação.
- Já te foi explicado que um combate exige disciplina e coordenação.
- A vocês já foi explicado: um combate exige disciplina e coordenação.

Sana zaten açıklandı: Savaş, disiplin ve koordinasyon gerektirir.