Examples of using "Matka" in a sentence and their turkish translations:
Annesi tarafından eşlik edildi.
Bir anne çocuğu öptü.
- Anne bitkindi.
- Anne yorgundu.
Anne imdada yetişiyor.
Annen kritik durumda.
Annem bizim için çay yapıyor.
Annesi ona bir etek dikti.
Annem benim için bir oyuncak bebek yaptı.
İsa'nın annesi oradaydı.
Annem kızgın.
Annem salataya tuz eklemeyi unuttu.
Annem müziği sever.
Annem nerede?
Anne dövüşen çocukları ayırdı.
O, benim vaftiz annemdir.
Annen bir bilgisayar.
annemin de ortak ebeveyni olabilirdi.
Anneleri kızları izliyor muydu?
Annem erken kalkar.
Annem sigara içmeye karşı çıkıyor.
Annem gelemez.
Annem ağır hasta.
Annen nasıl?
Tom'un annesi böylesine bir dedikoducu.
- Tıpkı annesine benziyor.
- O tıpkı annesine benziyor.
Annem mektuplar yazmaktan nefret eder.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- Annem sofrayı kurdu.
- Annem masayı hazırladı.
Annem mutfakta.
Annem ateşimi ölçtü.
Annem çiçek düzenleme öğretir.
Annem kızgın olmalı.
Benim annem de bir öğretmen.
Annesi kadar uzundur.
Cookie'nin annesi kanserden öldü.
Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
Onun annesi bir şarkıcıydı.
Babam yüzebilir ama annem yüzemez.
O annesinin olduğu kadar güzel.
Anne Teresa iyi bir kadın mı?
Anne ve kız iki kuşağı temsil etti.
Annemin kim olduğunu bilmiyorum.
Annem neredeyse hiç şikâyet etmez.
Annem kapıyı çok dikkatlice açtı.
Annen evde mi?
Annen çok genç, değil mi?
Annesi onu yapmak istemedi.
Annem beni parka götürdü.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
Annen golf oynar mı?
Annemde demans vardı ve beni artık tanıyamıyordu
Annenin dönüp onu bulması gerek. Tek başına.
Hem annesi hem babası ölü.
O, annesini mutlu ediyor.
"Kim o?" "Annen."
Annem gece nadiren televizyon izler.
Annesi haftada bir aerobik yapar.
Bu, annem. Onun ismi Beatrice'dir.
O bir cadı, aynı annesi gibi.
Tom'un annesinin ve kız kardeşinin göğüs kanseri vardı.
Annem sakalımı tıraş etmemi istedi.
Annem evlendiğim aynı gün öldü.
Keşke annem kadar iyi yemek pişirebilsem.
Annem bana daha fazla sebze yemem gerektiğini söyledi.
Annem beni daha sağlıklı bir diyet yemeye teşvik etti.
Bana annesinin doktor olduğunu söyledi.
Annesi ve ben evlenmedik.
Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.
Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.
- Annen nerede?
- Annem nerede?
- Anne nerede?
Annemin ehliyeti var, ama o araba sürmez.
Annem geçen pazar günü bana güzel bir elbise aldı.
- Bu benim annemdir.
- Bu benim annem.
Annem bana daha az şeker yemem gerektiğini söyledi.
Annem bu doktorun bir şarlatan olduğuna inanıyor.
Babam yüzebilir ama annem yüzemez.
Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.
Fakat günlerdir bir şey yemediler. Annenin avlanması gerek.
üçüncü kuşağıydı. Annem Colonia'lıydı.
Annemin ehliyeti var fakat araba sürmez.
Annesi göründüğü kadar yaşlı değil.
Annem her zaman evde değildir.
Annem babamdan iki yaş daha gençtir.
Normalde, anneleri doğum yapınca su samuru yavruları aileden ayrılır.
Mary annesine benziyor ama onun kişiliği farklı.
Tom annesinin şimdi yemek yemek istemediğine ikna oldu.
O zamana kadar annem böyle biri olduğunu bilmiyordu.
Annem ebeveynliğe tamamen hazır olmak için yapabileceğimiz bir şey olmadığını söyledi.
Rahibe Teresa neye ihtiyaç olduğunu görmek için etrafına bakarak işine başladı.
Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın dünyadaki en güzel bayan olduğunu düşünüyorlar.
John'un annesi çok genç görünüyor, bu yüzden o sık sık onun ablasıyla karıştırır.
Annem hasta olduğu için konsere gidemedim.
Annesinin ona kızgın olmadığını gördüğünde onun gözleri sevinçle parlıyordu.
Annesine benzediğini sanmıyorum.