Examples of using "żyją" in a sentence and their turkish translations:
Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,
Onlar orada yaşıyor.
Onların hepsi öldü.
- Onlar hâlâ hayatta.
- Hâlâ hayattalar.
Bütün köpekler canlı.
Onlar uyumlu bir biçimde yaşıyorlar.
Balık denizde yaşar.
İnsanlar sonsuza dek yaşamazlar.
Ebeveynlerim öldü.
Onlar öldüler.
Bedeviler çölde yaşar.
Doktorlar her zaman uzun süre yaşamaz.
Almanya'da hala kurtlar var mı?
Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
Kadınlar genel olarak erkeklerden daha uzun yaşamaktadır.
Onların cansız olduklarını düşünüyor musun?
Onlar sokağın diğer tarafında yaşıyorlar.
Günümüzde insanlar daha uzun yaşıyor.
Günümüzde, Sumatra ve Borneo adaları dışında her yerde soyları tükendi.
Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar
Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.
Almanya'da hâlâ yabani ayılar var mı?
- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.
Bu tablo dünyada yaşayan 7 milyar insanı temsil etsin.
Sürüler hâlinde avlanır ve yaşarlar. Çok tehlikeli rakiplerdir.
Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.
Boston'da yaşayan birkaç arkadaşım var.
Bilim insanlarının hesaplarına göre memeliler, insanların etrafındayken geceleri yüzde 30 daha aktif oluyorlar.
Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.