Examples of using "Wszystkie" in a sentence and their turkish translations:
Her biri.
Sen bütün cümleleri çevirdin.
Onun bütün romanlarını okudum.
Tüm bu engeller geride kaldı.
Tüm para bitti.
Tüm dilleri severim.
Onların hepsini istiyorum.
Bütün köpekler canlı.
Bütün bunlar doğrudur.
İhtiyacımız olan tüm delillere sahibiz.
kalp yetmezliğinin tüm işaretleri.
Tüm yavrular yumurtadan çıktı.
Bütün elma ağaçları kesildi.
Sporun her türünü sever.
Bütün koltuklar ayrılmış.
Az önce bütün bulaşıkları yıkadım.
Tüm dualar işe yaramaz.
Bütün pencereler açıktı.
Tüm toplar sarı.
O bütün parasını kaybetti.
Tüm köpekler sadıktır.
Tom tüm pencereleri kapattı.
Koltukların hepsi satıldı.
Tom bütün kurabiyeleri yedi.
Tüm kurabiyeleri kim yedi?
Biz bütün büyük şehirleri gezdik.
Neredeyse tüm yapraklar döküldü.
O, bütün oyuncak bebeklerini başkalarına verdi.
- Tüm kızlar ona bayılıyordu.
- Tüm kızlar onu seviyordu.
Bütün pencereleri açmalısın.
Bütün kültürlerin kusurları var.
Dün bütün belgeleri tercüme ettim.
Birisi bütün bisküvileri yemiş.
Tüm otobüsler dolu.
Onların hepsi aynı boyutta.
Bütün kediler karanlıkta gridir.
Zihninizin her yönünü beyniniz yaratır.
Tüm bebekler kare olmak istiyor.
Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.
Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.
Bu sesleri nasıl çıkarıyorsun?"
Hepsi burada av indirme peşinde.
Hepsi gece karanlığını bekliyor.
Ülkemizin tüm hapishanelerini biliriz.
Onun yanındayız. 86 ailenin tamamı.
Ödünç aldığı tüm parayı geri verdi.
Birisi tüm paramı çaldı.
Bütün kapıları ve pencereleri kapat!
Neredeyse bütün paramı kaybettim.
Neredeyse tüm köpekler hayatta.
Bahçedeki tüm çiçekler kurudu.
Senin kedilerinin hepsi gri renkli.
Bütün elbiselerimi anneme yıkattım.
Dünyanın bütün dilleri güzeldir.
Tüm sarışınlar aptal değildir.
Birisi bütün paramı çaldı.
Bütün bu şeyler doğrudur.
Gerçekten bunların hepsini alabilir miyiz?
Gerçekten bunun hepsini kullanabilir misin?
Gerçekten bunların hepsini alabilir miyim?
Bütün kızlar yukarı baktı.
Tüm yollar Roma'ya çıkar.
Neredeyse tüm deplasman oyunlarını kaybettik.
Tüm koltuklar ayrıldı.
Tom'a bütün paramı verdim.
Bütün bu paraya bak.
Bütün bitkiler fotosentez yapar mı?
Bütün çocuklar yatmaya gitti.
Bu herkesin sahip olduğu bir yetenek gibi görünüyor.
Bütün kitaplar benim.
Tüm sorunların çözüldü.
Bütün bu mektupları yakmalıyız.
Bütün sırları gözler önüne serildi.
Tom Mary'nin uyarılarını görmezden geldi.
- Onun şarkılarının hepsi zirve oldu.
- Onun şarkılarının hepsi hit oldu.
Bütün paramı aptalca şeylere harcadım.
Fakat bütün kültürler öyle değil.
Bütün kültürler böyle sabit değil.
hepsi aynı kaynaklar için savaşıyordu.
ve yedi gezegenin hepsi girdikten sonra
hepsi kalıplaşmış tepkiler.
Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.
Ülkenin her hapishanesini biliyoruz. Neden?
Bütün uygar ülkeler savaşa karşıdır.
Bize onların hepsinin aile fotoğrafları gösterildi.
Gişeden tüm para çalındı.
Bu elmaların hepsi çok tatlı.
Birlikte kulanım, sizi tamamen korumaz,
Bütün bu kirli tabakları yıkamalıyız.
- Bahçedeki tüm çiçekler sarı.
- Bahçedeki bütün çiçekler sarı.
- Kuşlar bütün yönlere uçup gitti.
- Kuşlar dört bir yana uçuştu.
Herkes onunla duygularını paylaştı.
Bütün bu kitaplar senin mi?
Çaldığım bütün paraları geri vermeye karar verdim.
Tom tüm eşyalarını bir araya toplandı.