Translation of "Oni" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Oni" in a sentence and their turkish translations:

Oni stali.

Onlar ayakta durdu.

Oni idą.

Gidiyorlar.

Oni gotują.

Onlar yemek pişiriyorlar.

Oni pomogą.

Onlar yardım edecekler.

- Oni zabrali ze sobą parasole.
- Oni przynieśli parasole.

Onlar şemsiyeler getirdi.

- Oni to zaczęli.
- Oni zaczęli.
- To one zaczęły.

Bunu onlar başlattı.

Oni tam żyją.

Onlar orada yaşıyor.

Oni teraz biegają.

- Onlar şimdi çalıştırıyorlar.
- Onlar şimdi koşuyor.
- Şimdi koşuyorlar.
- Onlar şimdi işletiyorlar.

Oni są szczęśliwy.

- Onlar mutlular.
- Mutlular.
- Onlar mutlu.

Oni są zapaśnikami.

Onlar güreşçiler.

Oni są artystami.

Onlar sanatçılar.

Oni są lekarzami.

Onlar doktordur.

Oni są pilotami.

Onlar pilotturlar.

Oni są Rosjanami.

Onlar Rus.

Oni są ładni.

Onlar güzel.

Oni są śpiewakami.

Onlar şarkıcıdır.

Oni są tutaj.

Onlar burada.

Jestem jak oni.

Ben onlara benzerim.

Oni wszyscy przyszli.

Onların hepsi geldi.

Oni są nowi.

Onlar yenidir.

Oni są okropni.

Onlar korkunçlar.

- Oni śpią.
- Śpią.

Onlar uyuyor.

Oni są sąsiadami.

Onlar komşular.

Oni są głupi.

Onlar aptal.

Oni próbują pomóc.

Onlar yardım etmeye çalışıyorlar.

Oni nie wiedzieli.

Onlar bilmiyordu.

Oni jedzą kanapkę.

Onlar bir sandviç yiyorlar.

Oni nienawidzili Toma.

Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.

Oni są profesorami.

Onlar profesör.

Oni są obcymi.

Onlar yabancı.

Oni mieli rację.

- Onlar haklıydı.
- Haklıydılar.

Oni czytają książkę.

Onlar bir kitap okuyorlar.

Oni szybko mówią.

Onlar hızlı konuşuyorlar.

Oni nam zazdroszczą.

Onlar bizi kıskanıyorlar.

Oni są amatorami.

Onlar amatörler.

Oni już wiedzieli.

Onlar zaten biliyorlardı.

Oni już wiedzą.

Onlar zaten biliyorlar.

Oni mieli trochę.

Onların birkaç tane vardı.

Oni tylko popatrzyli.

Az önce baktılar.

Oni muszą umrzeć.

- Onlar ölmek zorunda.
- Ölmeliler.

Oni potrzebowali prywatności.

Yalnız kalmaya ihtiyaçları vardı.

Oni sprzedają cukierki.

Şeker satıyorlar.

Oni są zakochani.

Onlar âşık.

Oni wciąż żyją

- Onlar hâlâ hayatta.
- Hâlâ hayattalar.

Oni nie przechodzą.

- Geçemeyecekler.
- Geçemezler.

Oni są zajęci.

Onlar meşgul.

Oni kochają śpiewać.

Onlar şarkı söylemeyi sever.

Oni powiesili pranie.

Onlar çamaşırları astı.

Oni są sami.

Yalnızlar.

Gdzie oni byli?

- Onlar neredeydi?
- Onlar neredeydiler?

Oni to zaczęli.

Bunu onlar başlattı.

Gdzie oni mieszkają?

- Onlar nerede yaşıyor?
- Nerede yaşıyorlar?

Oni są aktorami.

Onlar aktördür.

Oni są głodni.

Onlar aç.

Oni są przeciętni.

Vasattılar.

Oni się zdenerwowali.

Gergindim.

- Oni są po prostu leniwi.
- Oni są zwyczajnie leniwi.

Onlar sadece tembel.

Oni wiedzieli, co robią.

Demem o ki bu insanlar ne yaptığını biliyor.

Gdzie oni wszyscy są?

Peki herkes nerede?

- Oni zemdleli.
- One zemdlały.

- Onlar kendinden geçtiler.
- Onlar bilinçlerini kaybettiler.

Oni dostarczyli nam jedzenie.

Onlar bize yiyecek temin ettiler.

Oni są w pracy.

Onlar işteler.

Oni stracili dobrą szansę.

Onlar iyi bir fırsat kaçırdı.

Oni mają wielu uczniów.

Onların bir sürü öğrencisi var.

Oni wszyscy umieją prowadzić.

Onların hepsi araba sürebilir.

Oni nas nie znają.

Onlar bizi tanımazlar.

Oni poszli do wróżki.

Onlar bir falcıya gitti.

Jak oni to robią?

Onu nasıl yaparlar?

Oni wierzą w Boga.

- Onlar Tanrı'ya inanırlar.
- Onlar Allah'a inanırlar.

Oni nie mają auta.

Onların bir arabası yok.

Oni są zmęczeni bezczynnością.

Onlar hiçbir şey yapmamaktan bıktılar.

Oni wszyscy znali Toma.

Hepsi Tom'u tanıyordu.

Oni pojechali do Tottori.

Onlar Tottori'ye gittiler.

Oni opuścili tonący statek.

Onlar batan gemiyi terk ettiler.

Oni są dobrymi ludźmi.

Onlar iyi insanlar.

Oni są ze Szwecji.

Onlar İsveçli.

Dokąd oni cię zabierają?

Seni nereye götürüyorlar?

Oni wszyscy są Kanadyjczykami.

Onların hepsi Kanadalı.

Czy oni podali powód?

Onlar bir neden gösterdi mi?

Oni osiągnęli swój cel.

Onlar hedefine ulaştı.

Oni mieszkają przy plaży.

Onlar sahile yakın yaşarlar.

Jak oni cię traktują ?

Onlar sana nasıl davranıyor?

Co oni tam robią?

Onlar orada ne yapıyorlar?

Czy oni tu pracują?

Onlar burada mı çalışıyorlar?

Czy oni naprawdę istnieją?

- Onlar gerçekten yaşıyor mu?
- Onlar gerçekten var mı?
- Onlar gerçekten mevcut mu?

Oni nie są źli.

Onlar kötü değil.

Oni są bardzo starzy.

Onlar çok eski.

Oni tylko próbują pomóc.

Onlar sadece yardım etmeye çalışıyorlar.

Oni wyglądają na zmęczonych.

Onlar yorgun görünüyorlar.

Oni są wszyscy źli.

Onların hepsi kötü.

Oni są za grubi.

Onlar çok şişman.

Oni są bardzo niebezpieczni.

Onlar çok tehlikeli.

Oni cię nie chcą.

Onlar seni istemiyorlar.

Oni nie muszą odpowiadać.

Onlar cevap vermek zorunda değil.

Oni nie potrzebują powodu.

- Onların bir nedene ihtiyacı yok.
- Onların bir sebebe ihtiyacı yok.