Examples of using "된다는" in a sentence and their turkish translations:
Çünkü kendiniz olmak devrimseldir.
çelişkili görünüyor.
üzerinizde daha çok etki yapacaktır.
Astronot olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum:
hepsi kalıplaşmış tepkiler.
yapmamız gereken tek şey onu uygulamayı seçmek.
Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken
sistemin yeniden üretme kapasitesini riske atmış olurdunuz.
köküne kadar çürümüşlükle karşılaşırsınız,
ve her iki seçeneğin de beni bu durumdan kurtarabileceğini bilsem de
Baba olmak bir sorumluluk değil, bir fırsat.