Translation of "상황이" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "상황이" in a sentence and their turkish translations:

상황이 열악하다보니

O zor şartlarda çalışmak,

하지만 상황이 여러모로 바뀌면서

Ama bir şeyler değişti

그런데 거기서도 상황이 달랐습니다.

Orada da bir şeyler oldu.

오히려 상황이 더 좋아졌어요.

Bu sayede her şey daha da iyiye gitti.

당시 상황이 그랬다고들 하지만

Bir inanışa göre,

더 극심한 상황이 발생하죠.

Daha uç olaylar yaşayacağız;

저는 그 상황이 못마땅했어요.

Tabii ben de durumdan rahatsızdım.

현재 상황이 나쁘기 때문입니다.

Çünkü mevcut durum kötü.

이 상황이 끝나길 바라는 만큼

Her ne kadar bu anın bitmesini istesem de

상황이 더 좋아질리가 없죠 그렇죠?

Tabii bu durumu daha iyi hâle getirmiyor.

‎하지만 밤이 되면 ‎상황이 달라집니다

Ama geceler... ...ayrı bir hikâye.

와, 이거 상황이 안 좋네요

Vay canına, bu kötü bir durum çocuklar.

대화를 선택하는 순간, 상황이 전환됩니다.

Diyaloğa girdiğiniz zaman senaryo değişir.

제가 기부자와 만나면 이런 상황이 연출됩니다.

Bir bağışçı ile oturduğumda şöyle bir şey oluyor.

지금까지 잘하셨지만 곧 상황이 더 힘들어집니다

Buraya kadar gelerek harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

지금까지 잘했습니다만 곧 상황이 더 힘들어집니다

Buraya gelinceye kadar harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

이 모든 상황이 비극이란 생각에 갖혀버렸어요.

hikâyede takılı kalmıştım her şey trajik görünüyordu.

저도 지구의 상황이 많이 좋지 않다고는 느꼈지만

dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.

그런데 인도에 도착했을 때 다른 상황이 펼쳐졌습니다.

Ama Hindistan'a vardığımda bir şeyler oldu.

그는 제게 "우리의 상황이 다른 걸 압니다만,

"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,

시스템의 잠재적인 재생산 능력이 위험한 상황이 된다는 것이죠.

sistemin yeniden üretme kapasitesini riske atmış olurdunuz.

인도는 잠재 생산량 증가에 있어서 상황이 비교적으로 괜찮은 편입니다.

Potansiyel ürün artışı yönünden Hindistan avantajlı.

불빛 없이 오도 가도 못 하는 상황이 되면 안 됩니다

Bir ışık kaynağı olmadan  mahsur kalmak istemeyiz.

‎모든 상황이 끝날 무렵에 ‎제가 등장한 거였어요 ‎이 동물이 뭘 하는지 ‎모르겠더군요

Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.