Examples of using "상황이" in a sentence and their turkish translations:
O zor şartlarda çalışmak,
Ama bir şeyler değişti
Orada da bir şeyler oldu.
Bu sayede her şey daha da iyiye gitti.
Bir inanışa göre,
Daha uç olaylar yaşayacağız;
Tabii ben de durumdan rahatsızdım.
Çünkü mevcut durum kötü.
Her ne kadar bu anın bitmesini istesem de
Tabii bu durumu daha iyi hâle getirmiyor.
Ama geceler... ...ayrı bir hikâye.
Vay canına, bu kötü bir durum çocuklar.
Diyaloğa girdiğiniz zaman senaryo değişir.
Bir bağışçı ile oturduğumda şöyle bir şey oluyor.
Buraya kadar gelerek harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.
Buraya gelinceye kadar harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.
hikâyede takılı kalmıştım her şey trajik görünüyordu.
dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.
Ama Hindistan'a vardığımda bir şeyler oldu.
"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,
sistemin yeniden üretme kapasitesini riske atmış olurdunuz.
Potansiyel ürün artışı yönünden Hindistan avantajlı.
Bir ışık kaynağı olmadan mahsur kalmak istemeyiz.
Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.