Translation of "것이죠" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "것이죠" in a sentence and their turkish translations:

1971년에 소개된 것이죠.

Nike swoosh'tur.

그렇게 된 것이죠.

olan bu.

재활용을 게임화한 것이죠.

Geri dönüşümü oyuna benzettik.

‎오실롯이 기다리던 것이죠

Tam da beklediği şey.

적에 맞서기 위한 것이죠.

güdülerine dayanan refleksleriniz.

그러면 10달러를 보상받는 것이죠.

üç alıştırma belirledik.

이 해독제를 보충하는 것이죠

zehri yeniden elde etmeye çalışacağız.

그 느낌은 없어질 것이죠.

Hisler geçecek

그저 최선을 다하는 것이죠.

elimden gelenin en iyisini yaparak

우리가 유일한 존재라는 것이죠.

Evrende yalnızız.

실시간 피드백을 받는 것이죠.

gerçek zamanlı bilgiler alıyorsunuz.

파동과 입자들에 대한 것이죠.

dalga ve parçacıklarla ilgili.

결례하거나 버릇 없는 것이죠.

Saygısızlık ve nezaketsizliktir.

주관적이고, 달갑지 않은 기분이라는 것이죠.

arkadaşlık eksikliği veya kaybında oluşur.

일명 불공평함의 안테나가 곤두서는 것이죠.

Adaletsizlik antenimiz çıkıveriyor.

포인트, 뱃지, 아바타 같은 것이죠.

puanlar, rozetler ve avatarlar gibi.

여러분도 한 부분을 차지하는 것이죠.

Sizin de bir rolünüz var.

나팔 부분이 목에 해당하는 것이죠.

ve boru kısmını da boğaz olarak düşünebilirsiniz.

온두라스 마호가니 나무를 표백한 것이죠.

Sadece ağartılmış Honduras Maunu'nun bir parçası.

모든 문화와 문명에 내재된 것이죠.

Tüm kültürlerin ve medeniyetlerin doğasında var.

적당하게 기후가 바뀌게 된 것이죠.

ve iklim değişikliğini düzenlemede yardım ettiği düşünülüyor.

그녀를 찾아낸 것 같다는 것이죠.

Yani, kısmen onu buldu.

거기에 더욱 집착하게 된다는 것이죠.

üzerinizde daha çok etki yapacaktır.

‎경고 신호입니다 ‎위험이 닥친 것이죠

Bir uyarı. Civarda tehlike var.

여러분 주변의 공기를 말하는 것이죠.

Konu etrafımızı çevreleyen havadır.

몇 년간 제가 연구한 것이죠.

Bu benim yılllardır üzerinde çalıştığım bir konu.

어떻게 이게 끝났다는 것인지 의심스러운 것이죠.

kuşkusu olduğunu hissetsem de

지형을 파악하고, 잠재적 위혐요소들을 탐지하는 것이죠.

araziyi haritalayan, olası engelleri teşhis edendir.

모두 같은 자원을 얻기위해 경쟁하는 것이죠.

hepsi aynı kaynaklar için savaşıyordu.

그리고 그것이 문제를 일으키고 있는 것이죠.

ve bu küçük bir soruna yol açıyor.

즉 제 자신의 편견을 인지하는 것이죠.

Bu ön yargılarımın farkına varmak demek.

저에게 알맞는 용량과 처방으로 만들어진 것이죠.

dozlar ve ilaçlar bana göre.

우리의 집이 미래에는 병원이 되는 것이죠.

Geleceğin hastane yatağı kendi evlerimizde olacak.

포루투갈 근처 작은 섬에 불과했다는 것이죠.

Ama belki Portekiz'in küçük bir adası olabilir.

대부분의 바다는 이렇게 생기지 않았다는 것이죠.

okyanusun büyük bölümü buna hiç benzemiyor.

이게 바로 우리가 억제하려는 효소인 것이죠.

Önlemeye çalıştığımız enzim işte bu enzim.

하지만 이건 오로지 재무적 관점인 것이죠?

Bu yalnızca finansal açı.

‎밤의 최고 포식자 중 ‎하나의 것이죠

Gecenin en üstün avcılarından birine aittirler.

‎초식만으로는 부족한 ‎필수 무기질을 보충하는 것이죠

Kısıtlı vejetaryen diyetlerine hayati mineraller ekliyorlar.

‎따로 떨어진 암컷이 ‎사자에게 당한 것이죠

Ayrı düşen dişi, aslanlarla çarpışmasını kaybetmiş.

전체적으로 보면, 이산화탄소를 줄이게 되는 것이죠.

Yani süreç karbon negatif.

우리가 갖는 직관보다 훨씬 더 크다는 것이죠.

başka bir sırrımız yok.

동물에 백신을 주사한 뒤에 바이러스에 감염시키는 것이죠.

güvenli ve etkin olması için araştırılmasını

큰 변화가 일어난다는 걸 알고 있었던 것이죠.

çok büyük bir değişime yol açmıştı.

나머지 88%와 함께 협력해야 한다는 것이죠.

kalan yüzde 88 ile çalışmanız gerektiği.

‎덜 위험한 파장으로 바꾸는 것이죠 ‎바로 형광입니다

onu daha az tehlikeli dalga boylarına dönüştürüyor. Florışı işlemi.

작은 도구 즉 손수건이나 카드를 능숙히 다룬다는 것이죠.

yani mendiller ya da iskambil kağıtları gibi küçük nesneleri kullanıyorum.

시스템의 잠재적인 재생산 능력이 위험한 상황이 된다는 것이죠.

sistemin yeniden üretme kapasitesini riske atmış olurdunuz.

그리고 공기를 진동시켜 목안에 공기 기둥을 만드는 것이죠.

ve bunu boğazda bir titreşimli hava sütununa dönüştürürüz.

이건 제 친구들뿐만 아니라 제가 겪기도 한 것이죠.

Bunu deneyimleyen sadece ben ve arkadaşlarım değil.

‎불안을 느끼면 화학 반응을 통해 ‎빛을 내는 것이죠

Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.

우리 스스로 직업 없는 미래를 걷게 되었다는 것이죠.

gösteren bu günlerde pek çok geçerli kaygı var.

"몇명의 새로운 고객을 올해에 획득할 계획 인가요?" 같은 것이죠.

"Bu yıl kaç yeni müşteri elde etmeyi planlıyorsunuz?"

운이 없었던 결과나 정직하게 실수한 것에 벌을 받지 않는 것이죠.

Kötü şans ya da bağışlanabilir bir hata için cezalandırılmayacaklardı.

하루 평균 7시간을 잔다고 할 때, 49시간을 수면에 쓰는 것이죠.

Gecede ortalama 7 saat uyursanız, bunun 49'unu uyuyarak geçirirsiniz.