Translation of "‎사실" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "‎사실" in a sentence and their turkish translations:

‎사실, 사막황금두더지입니다

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

사실 엄청 바쁘죠.

Onlar sadece meşgul.

사실 몇몇 경우에

Aslında bazı durumlarda

사실 시도도 했었죠.

Aslında denediler de...

사실 이 단계에서 저는

Şimdi itiraf etmeliyim ki

사실, 이에 너무 익숙해져서

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

치료가 사실 불가능할 정도이지만

tedavisi aşırı zor şeyler.

사실 동물의 왕국을 보면,

Çünkü, hayvanlar alemine baktığımızda

사실 듀크대학교의 제 연구실에서는

Duke Üniversitesi'ndeki laboratuvarımda

사실 모든 종류의 미생물과

her tür mikrobu, virüsü ve bakteriyi

사실 돈이란 별 게 아닙니다

Aslında, para önemli bir şey değil.

사실 이는 이미 일어나고 있습니다.

Aslında, günümüzde bu zaten oluyor.

사실, 최고의 리더는 카리스마적이기보다 겸손합니다.

Doğrusu, en iyi liderler karizmatik olmaktan ziyade

사실 이것도 먹을 수 있는데

Bunu da yiyebilirsiniz

사실 타란툴라는 땅속에 숨어 있습니다

ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

사실 몸 속 깊이 뻗어

fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

사실 이것은 위험한 가짜 안도감입니다.

tehlikeli ve aldatıcı bir güvenlik hissi bu.

사실 제가 백반증에 걸렸을 때,

Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda

"사실, 당신이 '백번증'에 걸리지 않았다면,"

"Senin de bildiğin gibi, vitilargon olmasaydı" dedi--

사실, 팽그로스 교수는 공교롭게도 비관론자였습니다.

Aslına bakarsanız Profesör Pangloss kötümserdi.

제가 사실 비열한 사람이면 어떨까요?

Ya gerçekten de çok kötülük yapmışsam?

그게 사실 이 프레젠테이션에 영감을 주었어요.

ilgi çekici bir deney uyguladı.

저는 사실 경제뉴스에 대해 아주 열정적이었죠.

Ben iş dünyasını seviyordum.

사실, 그 모두를 피할 수 있습니다.

Lâkin hepsi önlenebilirdi.

사실, 이것은 20세기 초반 내전 직후

Hatta George Washington Carver tarafından

사실, 강력한 새 복원 서사 없으면

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

사실 때문에 이 운동은 성공하게 되었습니다.

bir daha ABD'ye dönemememe sebep olabilir.

사실 우리가 그리 오랫동안 지켜보지도 않았거든요.

ayrıca o kadar uzun zamandır inceleme yapmıyoruz.

사실, 제 생각에 제 아이들이 커서

Doğrusu sanıyorum çocuklarım büyüdüklerinde

이런 금호선인장에는 사실 좋은 수분이 많습니다

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

사실, 하버드 비지니스 리뷰의 한 연구는

Harvard Business Review tarafından yapılan bir çalışmada

사실, 저는 심지어 3주나 일찍 태어났어요.

Hatta üç hafta erken doğdum

"사실, 그건 30도가 아니라 45도 정도 되겠네요."

"30 derece değil aslında, daha çok 45 derece gibi."

그건 사실 누군가가 해주는 서비스에 지나지 않습니다

aslında sadece birilerinin sunduğu hizmetten ibaret.

사실, 여러분이 특정 생각을 억누르려고 노력하면 할수록

Aslında, belirli düşünceleri ne kadar baskılamaya çalışırsanız

사실 저는 이 거인을 깨우려고 노력하는 중이에요.

Gerçek şu ki ben bu devi uyandırmaya çalışıyorum

하지만 이 애벌레는 사실 먹을 수 있습니다

Ama aslında bu larvalar yenebilir.

보세요, 이 부들은 사실 꽤 쓸 만합니다

Bakın, şu hasırotları aslında gayet iyidir.

사실, 이 세대 덕분에 '일중독자'라는 말도 생겨났죠.

Doğrusu, işkolik terimi için bu jenerasyona teşekkür edebiliriz.

이 이미지는 사실 여러분 마음 속에만 존재합니다.

Görsel gerçekten de sadece zihninizde.

이건 사실 지구상에서 가장 거대한 동물 이동입니다.

Bu aslında Dünya'daki en büyük hayvan göçü.

사실 위구르족은 지난 한 세기동안 2번이나 독립했었습니다

Uygurlar, geçen yüzyılda iki kez kendi bağımsız devletlerine sahip oldular.

사실 심각한 천식 환자는 가장 위험할 때 조용합니다.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

사실 몸에 꼭 맞고 비좁은 건 좋은 겁니다

Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.

사실 몸에 꼭 맞고 비좁은 건 좋은 겁니다

Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.

하지만 사실 여기엔 좋은 영양소가 많이 들어 있죠

Ama içinde bir sürü iyi besin maddesi var.

사실, 배낭도 쓸모 있습니다 배낭 위에 눕는 거죠

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

그리고 사실 경험상으로는 전갈은 크면 클수록 덜 위험합니다

Deneyimlerime dayanarak, daha büyük akreplerin daha az zehirli olduğunu söyleyebilirim.

사실, 우리는 모든 경우에 있어서 전보다 더 안전해졌습니다.

Gerçekten de her yönden daha güvenli bir hâle geldik.

인간의 두뇌는 사실 3개의 중요 부위로 이루어져 있어요.

üç ana kısma ayrıldığını görürüz.

자외선 전등으로 전갈을 찾는 건 사실 아주 현명한 방법입니다

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

사실, 전 미친 약을 먹고 있는 것 같은 기분이었어요.

Hatta kendimi delirmiş gibi hissettim.

사실 그 나라들에서 기후변화의 파급은 앞으로도 미미할 것으로 보입니다만,

İklime etkileri daha yolun başında görünebilir

두 개의 나라로 갈리게 되었지. 당시에는 사실 남한이 경제적으로

sonra ortadan ikiye ayrılmıştı. O dönemde Güney Kore'nin ekonomik

사실, 한국의 자살률은 청소년 뿐만이 아냐. 한국의 자살 충동률은

sahip. Aslında, tüm Güney Kore'nin intiharla sorunu var. Ülke kişi başına tüm dünyada

이 양털 자켓을 가까이서 보면 솜털 같은 소재가 사실

Bu kırkılmış cekete yakından baktığımızda, tüylü kumaşının aslında

그 둘이 이곳에 출연해달라고 해서 사실 어쩔 수 없이 왔습니다.

bu yüzden gelmemi istediklerinde hayır diyemedim.

사실 때로는 실제로 고장난 심장에 대해 얘기하고 있다는 걸 안다면요.

tüm bunlara daha iyi bir yol bulabiliriz.

하지만 사실 저는 몸이 좀 나아진, 그 이상은 느끼지 못했습니다.

Ama gerçekte, iyi olmaktan hiç bu kadar uzak olmamıştım.

사실 처음부터, 정부는 재벌들이 숙련되고 전문적인 노동자들이 필요하다는 걸 이해했어.

En baştan beri, hükümet Chaebollerin nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyacağını anlamıştı.

사실 사람들은 그들이 믿는 것을 증명할 만한 일을 하게 됩니다.

Aslında insanlar inandıklarını ispatlayan şeyleri yapıyor.

사실, 밀년(蜜年)이라고 부르는 게 더 맞을 것 같네요.

Daha çok bir yıllık balayı gibiydi.

보세요, 사실, 여러분은 제가 명상을 하는지 하지 않는지 알 수 없습니다.

Bakın, mesela şu an aslında meditasyon yapıp yapmadığımı bilemiyorsunuz,

하지만 이러한 사실, 즉 테러와 모조품이 연관되어 있다는 증거가 있음에도 불구하고,

Ama buna rağmen, terörizm ve sahteciliğin ilişkisini gösteren bu kanıtlara rağmen,