Examples of using "'행복한" in a sentence and their turkish translations:
Belle Gibson mutlu, genç bir Avustralyalıydı.
Bunun üzerine kendime "mutlu feminist" demeye karar verdim.
Bense Fiona sağ elini kullanmaya başladığında gerçekten mutluydum,
Mutlu sonla daha az ilgisi olan eylemlerle deneyler yapıyorlar --
Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.