Translation of "시간을" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "시간을" in a sentence and their turkish translations:

시간을 기록해두었으니

Zaman damgasını buraya koydum,

너는 30분이라는 시간을

Yansıyan yüzeylerin ışığını

단순히 시간을 절약한다고

Bir şeyin sadece zaman kazandırması

집에서 대화하는 시간을 도입했습니다.

çocuklarımızı dinleyip onlarla konuştuğumuz

저는 너무나 많은 시간을

Beni şeytanlaştırmaya çalışanlara,

시간을 갖고 우리 자신에게 물어본다면

doğru cevap mı diye sorarsak...

하지만 우회하느라 귀중한 시간을 허비했군요

ama rotamızdan şaşmak zaman kaybetmemize neden oldu.

체온이 떨어집니다 시간을 허비하지 맙시다

Üşümeye başladım. Bu yüzden zaman kaybetmeyelim.

잘 보고 이해할 시간을 갖도록요.

bunu anlamalarına izin vermeliydim.

‎대담한 반격 덕에 ‎시간을 벌었습니다

Cesareti ile zaman kazandı.

‎2년 동안 끔찍한 시간을 보냈어요

İki yıl boyunca çok sıkıntılar çektim.

시간을 어떻게 보내야 잘 보내는걸까?

Zamanımı nasıl geçireceğim?

둘만의 시간을 보냈기 때문에 가능한 것이며

çünkü özel zamanımız vardı

그걸 파워포인트로 만드느라 엄청난 시간을 썼는데

ve o PowerPoint sunumuna çok vakit harcayarak tüketti.

침입하기 좋은 시간을 알 수 있겠죠.

sizin ve ailenizin gelip gidişini izleyebilir.

병실에서 무엇을 하며 시간을 보냈는지 물었습니다.

ne yaptığımı sordu.

시간을 건너 미래를 내다보기 위한 도구입니다.

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

그들은 많은 시간을 할애하여 기적이 일어나기를

Hayatlarında ilahi müdahaleler ve mucizeler olması için

이 결정에 많은 시간을 허비하지 맙시다

Bu karar üstünde çok zaman harcamayalım.

도로시가 가장 많은 시간을 들인 것은

En çok üzerinde çalıştığı şey,

심도 있는 대화에 많은 시간을 할애하고

derin sohbetlere çok zaman ayırdım

지금부터 여러분의 시간을 빌려 이야기를 들려드리고자 합니다

Şimdi biraz zamanınızı alıp hikâyemi anlatmak istiyorum.

저와 함께 한번 시간을 거슬러 내려 가봐요.

Benimle zamanda yolculuk yapmanızı istiyorum,

작은 마을과 길들을 만드는 데에 시간을 보내고

Biraz zaman geçirdim, yolları olan küçük bir köy inşa ettim

저는 이 물음을 연구하고 생각하며 시간을 보내왔습니다.

Bu konu hakkında düşündüm, araştırmalarda bulundum,

‎원숭이들은 안전한 고대 사원에서 ‎낮 시간을 보냅니다

Kadim bir tapınağa sığınarak geçirilen bir günün ardından...

평균 주당 일하는 시간을 40시간이라 할 때,

Haftada ortalama 40 saat çalışırsanız,

‎원숭이의 일종인 마카크는 ‎이 온천에서 긴 시간을 보냅니다

Makaklar, bu termal havuzda saatlerce kalır.

‎녀석들은 빛을 끄고 ‎경쟁에서 벗어나 ‎둘만의 시간을 보냅니다

Işıklarını kapatıyorlar. Rakiplerden biraz mahremiyet sağlıyor bu.

80%의 시간을 어떠한 방법으로든 대화를 하면서 보내구요.

ve zamanının %80'ini bir tür iletişim içinde geçirir.

우리가 살고 있는 힘든 시간을 잊기 위해 책을 읽거나

Kaybolmak, yaşadığımız zor zamanları unutmak

저는 미래의 도시 모습을 상상하는 데에 많은 시간을 보냅니다.

geleceğin şehrini resmetmek için çok zaman harcadım.

그래야 하루 중 가장 더운 시간을 피할 수 있죠

Böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

전 움직이는 나무늘보에게 홀려 정말 행복한 시간을 보내고 있어요.

Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.

의심 할 여지 없이 많은 시간을 투자해서 조사해봐야 합니다.

Arama için daha fazla yatırım yapmamız lazım.

‎그리고 수많은 해양 생물의 삶에서 ‎결정적인 시간을 좌우하게 되죠

Bu durum da pek çok deniz canlısının hayatındaki kilit olayları belirler.

80%는 자신이 당한 일로 근심하며 근무 시간을 보냈으며

%80'i ne olduğu hakkında endişelenip vakit kaybetti

사랑하는 이들과 보내는 시간보다 일하는 데 더 많은 시간을 보내죠.

Sevdiğimiz şeyleri yapmaktan çok çalışmaya zaman harcarız.

하지만 제 인생을 바꿀 수 있었던 건 사적인 시간을 할애해

Ama benim için, zamanından vazgeçip

때문에 학생들은 충분한 시간을 가지고 그 힘든 과정을 겪어봐야 하며

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için

당시 위키피디아가 갓 생긴 때라 거기서 자주 시간을 보내곤 했습니다.

Vikipedi de o zaman nispeten yeniydi, ben de çok ara verirdim.

그래야 하루 중 가장 더운 시간을 피할 수 있죠 벌써 더워집니다

böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz. Hava şimdiden ısınıyor

여러분은 깨어있는 1/3의 시간을 좀 더 즐겁게 보낼 시간이 없나요?

Yetişkinlikteki uyanık yaşamın üçte birini daha eğlenceli yapmak için zaman yok mu?

작가들이 글을 쓰기 위해 몇 달 혹은 몇 년의 시간을 보냈다는 걸 알았어요.

ve bazı yazarların onları yazarken aylar, belki de yıllar harcadığını biliyordum.

사막에선 일찍 출발하는 게 중요합니다 그래야 하루 중 가장 더운 시간을 피할 수 있죠

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz