Translation of "있어요" in Turkish

0.034 sec.

Examples of using "있어요" in a sentence and their turkish translations:

늑대가 있어요!

Kurt var!

세상은 변하고 있어요.

Revaçta olanlar değişiyor.

여러분일 수도 있어요.

Bu da siz olabilirsiniz.

새들이 맴돌고 있어요

Daire çizen kuşlar var.

높은 절벽이 있어요

Burada büyük bir uçurum var.

저기, 도로가 있어요!

Bakın, bir yol görünüyor!

해가 지고 있어요

Güneş batıyor.

공동체에 답이 있어요.

topluluklar var.

보세요, 여기 있어요

Evet, bakın. Burada.

더 나빠지고만 있어요

Artık sadece... Baksanıza, kötüleşiyor.

친구간의 세계가 있어요.

ve arkadaş gezegeniniz mevcut.

다른 가설들이 있어요.

Bu konuda farklı teoriler var,

사이즈는 최대 16까지 있어요.

ve 48 bedene kadar çıkar.

몰아내고자 목소리를 높이고 있어요.

ortadan kaldırma konusunda daha ön plana çıkıyordu.

여기에 그 답이 있어요.

Mesele şu:

우리는 모두 관련되어 있어요.

Hepimiz sahadayız.

좋은 생각이 있어요, 가시죠

Bunun için iyi bir fikrim var. Hadi.

저 아래에 있어요! 데이나!

Orada, aşağıda! Dana!

양을 꾀어낼 수도 있어요

Onu kendime çekmeye çalışabilirim.

와, 커다란 절벽이 있어요

Vay canına, devasa bir şelale var!

보세요, 여기 하나 있어요

Bakın, burada bir tane var.

"하지만 전 아들이 있어요.

"Ama benim bir oğlum var.

그 지역은 번성하고 있어요.

Oranın halkı büyük gelişme kaydediyor.

제게는 영감이 되고 있어요.

ancak benim için bir nevi ilham kaynağı.

인간적인 면을 억누르고 있어요.

bu bizi insan yapan asıl şeyi baskıladı.

여기 밑에 뭔가 있어요

Bakın, bunun altında bir şey var.

이런, 나쁜 소식이 있어요

Tanrım, kötü bir haberim var çocuklar.

짧은 이야기가 하나가 있어요.

Küçük bir hikâye:

그런데 궁금한 것이 있어요.

Aklımıza gelen soru ise:

아름다움을 다시 정의하겠다는 목표가 있어요.

Güzelliği yeniden tanımlamak için daha iyi bir sebebim vardı.

우리 모두는 심적으로 고통받고 있어요.

içimizde bu kadar çok acı çekmemize şaşmamak lazım.

몇몇의 상징들에는 묘한 공통점이 있어요.

Bazı semboller ürkütücü şekilde ortak özelliklere sahip.

세계 여행을 꿈꿀 수도 있어요.

Belki de tüm kıtaları gezmeyi hayal etmiştiniz.

그들은 질문에 대답할 수 있어요.

Soruyu cevaplayabilirler.

매드 맨에서도 볼 수 있어요.

Mad Men dizisinde görebiliyoruz,

갈 길이 머네요 저기 있어요

Aşağıya kadar uzun bir mesafe var. İşte orada.

신호상으로는 데이나가 이 안에 있어요

Takip cihazı burada olduğunu söylüyor.

누군가 기회를 주기만 기다리고 있어요.

onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar,

여러 가지를 경험해 보고 있어요.

daha çok bütün hissetmekle alakalı.

인도는 청정 일자리에도 투자하고 있어요.

Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar

그렇습니다. 그 빙하가 녹고 있어요.

Evet, buzullar eriyor.

급성으로 찢어지거나 조각날 수 있어요.

aniden yırtılabilir ya da parçalanabilir.

아니면 넷플릭스를 볼 수 있어요.

ya da Netflix izleyebilirsin.

분명히 빠르게 성장하려 하고 있어요.

çabucak büyümeye çalışıyor.

하지만 전 이것도 알고 있어요.

Şunu da biliyorum;

또 타인에게 스스럼없이 하고 있어요.

hem de başkalarına yapıyoruz.

저 아래에 반짝이는 게 있어요

Aşağıda parlayan bir şey olduğu kesin.

옆에는 중년의 딸이 타고 있어요.

yanında orta yaşlı kızı var

도로나 다리를 개량할 수 있어요.

iyileştirme çalışmaları yapıyoruz.

저는 선천성 조로증이라는 병이 있어요.

ve progeria denen bir hastalığım var.

신피질이 있어요, "무엇을"의 수준이죠.

bizim yeni korteksimiz, "ne" kademesine karşılık gelir.

놀라지 마세요. 여러분은 정말 변화하고 있어요.

Bunu yaptıktan sonra gerçekten konuşun.

우리는 날 수 있는 잠재력이 있어요.

Uçma kapasitemiz var

이 나뭇가지를 방패처럼 활용할 수 있어요

ve bu sopayı bir kalkan gibi kullanabilirim.

한 마리 있어요 어서, 이리 와라

Bir tane var. Hadi. Hadi, buraya gel.

이것 보세요! 큰 똥 덩어리가 있어요

Şuna bakın! Bu büyük bir kaka!

날것으로 우적우적 씹어먹을 수도 있어요 스시처럼요

sushi gibi çiğ olarak bile atıştırabilirim,

문부터 확인하죠, 잠시만요 단단히 잠겨 있어요!

Kapıyı kontrol edelim. Durun. Bir sürgüyle kilitlenmiş!

여기 해안선을 따라 삿갓조개가 많이 있어요

Buradaki kıyıda bunlardan bir sürü var.

하지만 다들 살아 숨 쉬고 있어요.

Ancak ruhları hâlâ güçlü.

또 무척추 동물들도 들어와 살고 있어요.

ayrıca omurgasızları da çekiyorlar.

나머지 반은 애비에게 비난하듯 소리치고 있어요.

diğer bir yarısı ise gücendirici bir şey söylediği için ona bağırıyor.

모든 여성들은 엄청난 잠재력을 가지고 있어요.

kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.

그 기지가 풍력과 태양력으로 돌아가고 있어요.

Ve şimdi rüzgar ve güneş enerjisiyle çalışıyor,

긍정은 싸워서 얻을 만한 가치가 있어요.

Pozitiflik, uğruna savaşmaya değen bir şey,

저희 모두 이 속담을 알고 있어요.

Hepimiz şu deyişi biliyoruz:

재수술을 해야 할 수 도 있어요.

bunun sonucunda ise yeniden ameliyat olmaları gerekiyor.

두 강의 모래톱 위에 올려져 있어요.

Şehir, nehirlerin havzasına konuşlanmış,

마크는 페이스북을 고치는 데 앞장서고 있어요.

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

이게 대극과라면 마셨다가 죽을 수도 있어요

Eğer bu bir sütleğense onu içmek sizi öldürebilir.

답하시더군요. "예, 32살 먹은 아들이 있어요."

"Evet, 32 yaşında bir oğlum var." dedi.

사무실 직원이 "Gunit이 있어요"라고 대답하더군요.

"Gunit" dediler.

‎두 다리가 밖으로 ‎나올 때가 있어요

Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.

빅맥도 있고, 쿼터 파운더 치즈버거도 있어요

Big Mac lerimiz, Quarter Pounders larımız

무언가가 당신이 너무 행복해지지 못하게 붙잡고 있어요.

Sizi engelleyen, çok mutlu olmaktan alıkoyan bir şey var.

그저 약간 화려하게 두드리면 공은 돌아가 있어요.

gerekli olan havalı, ufak bir dokunuş topun geri atlaması için yeterli

재택근무가 내성적인 사람들의 꿈이라고 생각할 수도 있어요.

Uzaktan çalışmanın içine kapanık insanların rüyası sanabilirsiniz.

어느 쪽이든 빨리 결정하세요 데이나가 기다리고 있어요

Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun! Dana'nın bize ihtiyacı var, hadi!

아니면 최고의 피난처를 만들 수도 있어요 이글루죠!

Ya da en iyi sığınağı yapabiliriz. Bir iglo!

보세요, 여기는 모든 게 흠뻑 젖어 있어요

Baksanıza, her şey sırılsıklam.

이 앞에 비탈이 있어요 아주 조심히 오세요

Burada bir çukur var. Çok dikkat et.

저는 창을 들었고... 사나워 보이는 늑대가 있어요!

Bir mızrağım... Ve sinirli görünen bir kurt var.

보세요, 귀뚜라미도 한 마리 잡혀 있어요, 보이세요?

Baksanıza, yakalanmış bir cırcır böceği bile var, gördünüz mü?

마지막으로 안티 CEO 지침서에는 설명의 의무가 있어요.

Son olarak anti CEO kitabının temelinde hesap verebilirlik var.

성에 집착하는 문화 속에 우리는 살고 있어요.

Cinselliğe kafayı takmış gibi görünen bir kültürde yaşıyoruz.

우리 모두는 함께한다는 걸 일깨워 주고 있어요.

hepimizin bir bütün olduğunu hatırlatıyor--

이건 제가 확신을 가지고 얘기할 수 있어요.

Bunu da güvenle söyleyebilirim

바뀌어야 할 필요가 있다는 신호를 보내고 있어요.

ve değişmesi gereken şeylerin birer işareti konumundalar.

글로벌 홈케어 서비스는 매년 10퍼센트씩 성장하고 있어요.

Dünyada evde bakım her yıl yüzde 10 büyüyor.