Examples of using "Presero" in a sentence and their turkish translations:
Bu onun düşmanlarını yüreklendirdi.
Onlar otobüsü yakalamadılar.
Kilisedeki herkes el ele tutuştular.
Onlar yiyecek ve giyecek aldılar.
- Onlar bizim pasaportları aldı.
- Pasaportlarımızı aldılar.
Herkes benimle alay etti.
Tom ve Mary birlikte trene bindiler.
Oğlanlar kızlarla dalga geçtiler.
- Onlar Mary ile alay ettiler.
- Onlar Mary ile alay etti.
Güneyde Polonyalı birlikler şimdi Utitsa'yı aldı, Ruslar geri çekilmeden önce alev aldı.
Bütün kızlar onunla alay ettiler.
Tom ve Mary her biri bir kurabiye aldı.
Tom ve Mary John ile ilgilendi.
Komünistler 1949'da Çin'de iktidara geldi.
Onlar benim aksanımla dalga geçtiler.
Tom ve Mary ihtiyaçları olan her şeyi aldılar.
Saçını kestirdiğinde diğer çocuklar onunla alay ettiler.
İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.