Translation of "Offre" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Offre" in a sentence and their turkish translations:

Nessuno si offre volontario.

Hiç kimse gönüllü olmuyor.

Ma questa città offre un'alternativa sorprendente.

Ama bu şehir sürpriz bir alternatif sunuyor.

Il futuro offre speranza e opportunità per tutti.

Gelecek herkese umut ve fırsat sunuyor.

Perché offre lo stesso tipo di sensazione interattiva.

Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.

Ora... non ci sono dubbi. L'oscurità offre opportunità...

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

Il tramonto offre una tregua dal caldo diurno.

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

Se la vita ti offre limoni, fai una limonata.

Hayat sana limonlar veriyorsa, limonata yap.

Questa scuola offre lezioni di inglese, francese e spagnolo.

Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.

Quando la natura ti offre la possibilità di mangiare, coglila!

Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!

Che offre la coraggiosa promessa che Dio vuole che prosperiate.

cüretkâr bir vaadinden dolayı: Tanrı senin mutlu olmanı ister.

offre l'ambiente perfetto per far tornare gli animali alla natura...

hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

Ad ogni modo, la psicologia del colore offre spunti di riflessione

Her hâlükârda, renk psikolojisi insanı düşünmeye sevk ediyor.

O dormiremo dietro l'albero usando ciò che la natura ci offre?

Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Oppure andremo dietro all'albero usando ciò che la natura ci offre?

yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Quando la natura ti offre l'opportunità di mangiare, coglila! Allora, che mangiamo?

Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?

L'oscurità le offre copertura, ma i passi risuonano sul mare di ghiaccio.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

Google Translate offre delle traduzioni abbastanza buone finché le frasi sono brevi.

Cümleler kısa olduğu sürece Google Çeviri oldukça iyi çeviri sunar.

O ci mettiamo dietro quest'albero per usare quello che la natura ci offre?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?