Translation of "Tramonto" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Tramonto" in a sentence and their turkish translations:

- Tornò dopo il tramonto.
- Lui tornò dopo il tramonto.
- È tornato dopo il tramonto.
- Lui è tornato dopo il tramonto.

O, karanlıktan sonra geri döndü.

Che bel tramonto.

Ne güzel bir gün batımı.

Un bel tramonto, vero?

Güzel bir gün batımı değil mi?

- Lavora nella fattoria dall'alba al tramonto.
- Lui lavora nella fattoria dall'alba al tramonto.

Gün doğumundan gün batımına kadar çiftlikte çalışır.

- Tom e Mary hanno guardato il tramonto assieme.
- Tom e Mary hanno guardato il tramonto insieme.
- Tom e Mary guardarono il tramonto assieme.
- Tom e Mary guardarono il tramonto insieme.

Tom ve Mary birlikte gün batımını izledi.

Il tramonto brilla ad ovest.

Gün batımı batıda parlıyor.

Il cielo attende il tramonto.

Gökyüzü gün batımını bekliyor.

Roger lavora dall'alba al tramonto.

Roger şafaktan alacakaranlığa kadar çalışır.

- Amo il tramonto.
- Io amo il tramonto.
- Amo i tramonti.
- Io amo i tramonti.

Gün batımını seviyorum.

- Non mi piace uscire dopo il tramonto.
- A me non piace uscire dopo il tramonto.

Hava karardıktan sonra dışarı çıkmayı sevmiyorum.

È arrivato lì dopo il tramonto.

O, karalık olduktan sonra oraya vardı.

Potevamo vedere il tramonto dalla finestra.

Pencereden gün batımını görebiliyorduk.

- Non lasciate che i bambini escano dopo il tramonto.
- Non lasciare che i bambini escano dopo il tramonto.
- Non lasci che i bambini escano dopo il tramonto.

Çocuklara gece geç saatte çıkmalarına izin verme.

- Non ho mai visto un tramonto così magnifico.
- Io non ho mai visto un tramonto così magnifico.

Böyle harika bir gün batımı hiç görmemiştim.

- Tom ha lasciato la sua casa prima del tramonto.
- Tom lasciò la sua casa prima del tramonto.

Tom şafaktan önce evinden ayrıldı.

Raramente esco di casa dopo il tramonto.

Hava karardıktan sonra nadiren dışarı çıkarım.

- Tom ha paura di uscire dopo il tramonto, vero?
- Tom ha paura di andare fuori dopo il tramonto, vero?

Tom hava karardıktan sonra dışarı çıkmaya korkuyor, değil mi?

Il tramonto offre una tregua dal caldo diurno.

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

Esplorando dopo il tramonto, riveliamo anche nuovi comportamenti.

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

Non ho mai visto un così bel tramonto.

Asla böylesine güzel bir gün batımı görmedim.

Tom ha paura di uscire dopo il tramonto.

Tom hava karardıktan sonra dışarı çıkmaya korkuyor.

Non ho mai visto un tramonto così bello.

Böylesine güzel bir gün batımı görmedim.

Il tramonto avrebbe dovuto segnare la fine della loro attività,

Güneşin batmasıyla faaliyetlerine son verdikleri sanılırdı.

Nelle giungle di tutto il mondo, il tramonto innesca cambiamenti.

Dünya'nın yağmur ormanlarında güneşin batmasıyla değişim tetiklenir.

Tom e Mary camminavano lungo la costa, ammirando il tramonto.

Tom ve Mary gün batımına hayranlık duyarak kıyı boyunca yürüdüler.

Questo è il tramonto più bello che abbia mai visto.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel gün batımı.

Ciò che fanno dopo il tramonto non è mai stato filmato.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

Dopo il tramonto, possiamo osservare come le città si stanno espandendo.

Hava kararınca şehirlerin nasıl baskın çıktığı açıkça görülebiliyor.

Sanno che ci sono fonti di cibo semplici dopo il tramonto.

Hava kararınca kapkaçın daha kolay olduğunu biliyorlar.

Tom sapeva che era folle uscire da solo dopo il tramonto.

Tom hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmasının aptalca olduğunu biliyordu.

Nessuno ha mai filmato cosa accade su questa spiaggia dopo il tramonto...

Güneş battıktan sonra bu kumsalda olanları kimse kaydetmemişti.

Al tramonto il branco sale in cima agli alberi, per evitare i predatori.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

Al tramonto... i pesci di cui si nutrono le otarie risalgono dagli abissi.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Da predatore notturno, è al tramonto che la vipera dà il meglio di sé.

Bir gece avcısı olan ölümcül engerek, en büyük tahribatı güneş battıktan sonra yapıyor.

Solo gli animali più grandi osano visitare un luogo così esposto dopo il tramonto.

Hava karardıktan sonra ancak en büyükler böyle açık bir alana gelmeye cüret eder.

Vale la pena di andare a Bali perché si può vedere un tramonto eccezionale.

Bali'ye gitmeye değer, çünkü harika gün batımını görebilirsin.

E ogni creatura terrestre deve trovare un modo per sopravvivere alla notte. DAL TRAMONTO ALL'ALBA

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

È visibile solo dopo il tramonto. Quando la barriera si tinge di blu, possiamo vedere cosa succede.

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.