Examples of using "Opportunità" in a sentence and their turkish translations:
Bu fırsatı kaçırmayın.
Tabii fırsatlar da.
Ben sana çok şans verdim.
- Tom sana bir şans daha verecek.
- Tom sana bir başka şans verecek.
- Tom sana başka bir şans verecek.
Tom bu olanağı hak ediyor.
Tom'un bir sürü fırsatları vardı.
- Bu harika bir fırsat.
- Bu büyük bir fırsat.
- Bu mükemmel bir fırsat.
- Bu müthiş bir fırsat.
İkinci bir şans alacağız.
Versailles görmek için bu fırsattan yararlanın.
Güzel bir fırsatı kaçırma.
yeni fırsatlar boy gösterdi:
...bize gösteriyorlar.
O iyi bir fırsat gibi görünüyordu.
Tom başka bir şansı hak ediyor.
O iyi bir fırsattı.
Biz büyük bir fırsat kaçırdık.
Fırsatlar sonsuzdur.
Tom bana ikinci bir şans verdi.
ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak
Ayrıca büyük bir fırsat da.
Bu fırsattan yararlanmalısın.
Tom bir şans daha hak ediyor.
Tom'un hâlâ fırsatları var.
Fransızca konuşmak için birkaç fırsatım var.
Fransızca konuşmak için birkaç fırsatımız var.
Ama bu genç topluluğa
ve fırsatların zor bulunduğunu düşünün.
Daha iyi bir dünya inşa etmek için
Ona bir şans daha verelim.
Ona bir şans daha verelim.
Amerika fırsatlar ülkesidir.
Esperantomu geliştirmek için her fırsatı kullandım.
yeni bir değişimin sebebi olacağına inanmak zorundayım.
Ama şehirde... ...ihtimaller sonsuz.
Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
Tom bu fırsattan yararlanmalı.
Gelecek herkese umut ve fırsat sunuyor.
Staj yapma imkanı yakalıyorlar.
insanoğlunun karşısına çıkabilecek en büyük fırsat.
Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.
Onlara bir şans daha vereceğiz.
Tom'un bir bomba yerleştirmek için çok fırsatı vardı.
Harvard'a girmede Tom'un şansının ne olduğunu düşünüyorsun?
Bir şans daha istiyorum.
sonsuz fırsatlar ve harika insanlarla dolu bir dünya olarak.
başarıyla ilgili olmadığını anlamamız gerekir.
Krizden sonra bazı açılardan gerçek bir fırsat kaçtı.
Ortada bunca av olması başka jaguarları da buraya çekiyor.
Yerli konuşmacılarla konuşmak için çok fazla fırsatlarım olmuyor.
Bu olanağa sahip insan sayısı çok ama çok az.
Gençlere gelecekleri için savaşma şansı tanıyacak fikirler.
Onlar için ama aynı zamanda onlarla birlikte
ancak sanatçıların büyük çoğunluğu bundan habersiz.
Meslekte daha fazla olanak sahibi olmak için Almanca öğreniyorum.
İngilizce kullanmak için az fırsatımız var.
- Bu onun tek şansıdır.
- Bu onun yegane şansıdır.
Bu kaçırılmayacak kadar çok iyi bir şans.
Tom Boston'da iken konserlere gitmek için kesinlikle çok fırsatı oldu.
Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.