Translation of "Intero" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Intero" in a sentence and their turkish translations:

- Hai letto il libro per intero?
- Tu hai letto il libro per intero?
- Ha letto il libro per intero?
- Lei ha letto il libro per intero?
- Avete letto il libro per intero?
- Voi avete letto il libro per intero?

Bütün kitabı okudun mu?

Oggi amo il mondo intero.

Bugün ben bütün dünyayı seviyorum.

- Ho passato il intero weekend studiando nella biblioteca.
- Ho passato il intero fine settimana studiando nella biblioteca.

Tüm hafta sonunu kütüphanede çalışarak geçirdim.

Il suo intero essere pensa, sente, esplora.

Tüm varlığı düşünüyor, hissediyor, keşfediyor.

Il mondo intero era coinvolto nella guerra.

- Bütün dünya savaşta yer aldı.
- Savaşa tüm dünya katıldı.

Sembra un braccio intero di uno scheletro umano!

Bu sanki... Bir insan iskeletinin kolu!

A settembre la conoscerò da un anno intero.

Eylül ayı itibarıyla tam bir yıldır onu tanıyoruz.

Chiunque salva una vita, salva il mondo intero.

Kim bir hayatı kurtarırsa tüm dünyayı kurtarır.

Guarda, c'è un intero muro di falasco, qua davanti.

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

In poche ore, il mondo intero conobbe la notizia.

Saatler içinde, dünya haberi öğrendi.

Questo intero referendum si è svolto nel buio più assoluto,

Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti

Quasi mi ha spaventato non vederti online per un intero giorno.

Bütün bir gün seni çevrim içi görmemem neredeyse beni korkuttu.

Mentre altre brillano a scatti, loro riescono a splendere per un minuto intero.

Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.

Sono arrivato alla fine di un intero dramma. Pensi: "Ma cosa sta facendo questo animale?"

Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.

- Questa è la spiaggia più bella del mondo intero.
- Questa è la spiaggia più bella di tutto il mondo.

Tüm dünyadaki en güzel plaj budur.

Se l'universo è pieno di stelle, perché la luce che proviene da tutte loro non fa brillare continuamente il cielo intero?

Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?

Se si insegna a un uomo, si educa una persona. Se si insegna a una donna, si educa un intero villaggio.

Bir erkeğe öğretirsen bir kişiyi eğitirsin. Bir kadına öğretirsen bütün köyü eğitirsin.

Un uomo è sceso sulla luna. A Berlino è stato demolito un muro. Abbiamo connesso un mondo intero con la nostra scienza e la nostra immaginazione.

Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.